10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ NEDİR?
Manşet Haber 10.01.2019 00:02:50 0

10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ NEDİR?

10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ NEDİR?






 





10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, gazetecilik
mesleğini yapanları onurlandırmak için 1961’den beri 10 Ocak günü düzenlenen
Türkiye’ye özgü bir kutlama günüdür.





10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nasıl ortaya
çıktı? 





Türk basın tarihine ‘Dokuz patron olayı’ olarak geçen ve
gazetecilerin haklarının ilk kez yasal güvence altına alındığı gün 10 Ocak 1961’dir.
Gazeteciler haklarını elde etmek için neler yaptı? 10 Ocak neden Çalışan
Gazeteciler Günü ilan edildi? İşte 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü hakkında
bilinmesi gerekenler..





1961-1971 arasında “Çalışan gazeteciler bayramı” adıyla
kutlanmış; 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı
haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, ” 10 Ocak Çalışan
gazeteciler günü” olarak değiştirilmiştir.





4 Ocak 1961'de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve
yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede
yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur.





Söz konusu düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması,
sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal
ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu.













Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete
patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni
İstanbul ve Yeni Sabah) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu'nun oluşmasına
ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak
bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurmuşlardır. “Dokuz
patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler,
boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar vermişlerdir.





Basın gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot
sırasında düzenli olarak yayını sürdürdü. Çalışan Gazeteciler Günü, bu olayın
bir sonucu olarak ortaya çıktı. 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak
kutlanmaya başladı ve 1971'de “Çalışan Gazeteciler Günü” halini aldı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°