DURAK, ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURDU
Manşet Haber 23.08.2019 14:31:00 0

DURAK, ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURDU

DURAK, ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURDU

Adana’da 4 dönem Büyükşehir belediye Başkanlığı yapan ve 5. Dönem seçildikten hemen sonra görevinden uzaklaştırılan Aytaç Durak, İçişleri Bakanlığı'na 200 bin TL Hak İhlali Tazminat Davası açabilmek için Anayasa Mahkemesine başvurdu.
1984 – 1989 döneminde ANAP’tan, 1994 – 1999 döneminde DYP’den, 1999 – 2004 döneminde yine ANAP’tan, 2004 -2009 döneminde AKP'den seçilen Aytaç Durak, 2009 yılında MHP'den girdiği seçimi kazandıktan kısa süre sonra İçişleri Bakanlığınca görevden uzaklaştırıldı.
ERDOĞAN'IN TALİMATINA UYMADIM
Sözcü Gazetesi’nden Mehmet Serbes’in haberine göre, son dönemi olan 2009 yerel seçimleri öncesi Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Sen dört defa başkanlık yaptın. Bir daha aday olma” talimatlarına uymadığını belirten Aytaç Durak, “ O zaman ben de Adana halkına danıştım, ‘İstediğin partiden aday ol' dediler. MHP Genel Başkanı ‘da Sayın Devlet Bahçeli de ‘Bizim büyük şehrimiz yok, partimi şereflendirdin. Adaylığını ilan ediyorum' demesi üzerine MHP'ye kaydımı da yaptırdım.

O tarihte Adana’da 5. sırada olan MHP, seçim kazanmış oldu. Ancak siyasi muhaliflerim ve FETÖ destekli bazı çıkar çevrelerinin kamuoyunda yaptıkları yaygara üzerine kendi partimin lideri Sayın Devlet Bahçeli ‘İstifa et! Aklan da gel… Savcılar göreve' diyerek beni hem suçlu ilan etti hem de hukuksuz olarak görevden uzaklaştırılmama neden olurken, belediyeyi de FETÖ’nün kucağına attı. İç İşleri Bakanlığı da soruşturmanın selameti bahanesi ile ‘geçici olarak iki aylığına' görevden uzaklaştırdı. Öncesinde de yine hukuksuz olarak Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığından da aldı. Ancak iki aylığına görevden alınmam, tekrarlanarak görev süremin sonuna kadar 4 yıl devam etti.” dedi.
BAKANLIĞA DAVA AÇMAK İÇİN ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURDU
Danıştay'ın, süresinde yaptığı itirazları, görev süresinin bitiminden üç ay sonra sonuçlandırdığını ve kendisini haklı bulduğunu kaydeden Durak, “Oysa; kanunlarımıza göre belediye başkanları 5 yıllığına seçilir. Bu anayasal bir haktır. Ancak yargı kararı ile 1 (bir) yılı aşan bir ceza alınması halinde başkanlık görevi kendiliğinden düşer. Bu nedenle kovuşturmanın ve yargılamanın makul olmayan süreyi aşması üzerine 200 bin TL'lik ‘hak ihlali' nedeniyle tazminatımın önünün açılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum.”diye konuştu.
Durak, “Ben partilerin rüzgarı ile değil, halkın teveccühü ile başkan seçiliyordum. Bu tabloya rağmen, kararlar daima oy birliği ile alınmıştır. Çünkü; siyasi ayrıcalık yapmadan, halka yaslanıyordum. Halkın gücü karşısında muhaliflerim, halkın yararına olan teklifler karşısında uyum sağlıyorlardı. İktidarlar devleti, belediyeler ise şehri yönetir.” İfadelerini kullandı.
https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/aytac-durak-anayasa-mahkemesine-basvurdu-5296356/?fbclid=IwAR1g12vsNPuL48_nZGWF0-KnzifxTlUp_tpowhrD_r3_iOK1j6uyitbMGws

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°