12 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ YURT RAPORU ÜRKÜTÜCÜ
Manşet Haber 19.01.2019 09:55:06 0

12 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ YURT RAPORU ÜRKÜTÜCÜ

12 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ YURT RAPORU ÜRKÜTÜCÜ






Adana
Aladağ'da 11'i çocuk 12 kişinin hayatını kaybettiği Süleymancılar Cemaatine ait
yurttaki yangına ilişkin davanın 8. duruşması görüldü. Aladağ Belediyesinin
facianın yaşandığı yurt için ‘Ruhsatı yoktur’ dediği ortaya çıktı.





Adana’nın
Aladağ ilçesinde, 11’i öğrenci 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de
yaralandığı, Süleymancılar Cemaatine ait kız yurdundaki yangınla ilgili
haklarında 15’er yıla kadar hapis cezası istenen, tutuksuz 14 sanığın
yargılanmasına devam edildi.





Sanık
avukatları yangının bilirkişi raporunda TEDAŞ’ın sorumluluğunda olan ana
panodan çıktığı iddiasını sürdürdü. Müşteki ailelerden Yunus Demircioğlu, Eski
İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş hakkında şikayetleri olduğunu belirterek
adaletin yerini bulmasını istediler.





Evrensel’den
Volkan Pekal’ın haberine göre, Müşteki avukatlarından Can Atalay, duruşmalar
boyunca gelen bilirkişi raporlarını değerlendirdi. Ağustos ayında hazırlanan
kusur derecelendirmesi yapan rapora dayanarak sanıklar hakkına tahliye kararı
verildiğini hatırlattı. Bilirkişi Ulvi Avcıata’nın raporunun Ağustos ayında
hazırlanan rapora göre daha detaylı olduğunu ifade eden Atalay, mahkemenin bu
raporu değerlendirmeden bir karara varmayacağını söyledi.





BİLİRKİŞİ
RAPORUNDAKİ RUHSAT BAŞKA BİR YURDA AİT





Raporda
bilirkişinin dosyaya giren yurt ruhsatının başka bir yurda ait olduğunu tespit
ettiğini ifade eden Atalay, “Bunu davanın başından beri delil karartmak dışında
bir şey yapmayan Aladağ Belediyesi’nin Adana 3’üncü İdare Mahkemesine verdiği
ifadede söylüyor. Aladağ Belediye Başkanlığının 11.12.2018 günlü yazısıyla
yangının meydana geldiği yurdun herhangi bir suretle ruhsatlı olmadığı
bildirilmiştir” dedi.





Dosyaya
dair yayın yasağının getirilmesini isteyen eski İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet
Aktaş’ın avukatı müvekkilinin hukuki olarak olaydan sorumlu olmadığını söyledi.
Sanık avukatları yangının bilirkişi raporunda TEDAŞ’ın sorumluluğunda olan ana
panodan çıktığı iddiasını sürdürdü. Bilirkişi raporuna göre TEDAŞ’ın asli
kusurlu olduğu savunuldu. Müşteki ailelerden Yunus Demircioğlu, eski İlçe Milli
Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş hakkında şikayetleri olduğunu belirterek adaletin
yerini bulmasını istediler. Adana Barosu ve İzmir Barosu yeniden müdahillik
talebinde bulundu.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°