21 YIL SONRA CEYHAN’DA 4.4 ŞİDDETİNDE DEPREM
Manşet Haber 3.02.2019 02:47:20 0

21 YIL SONRA CEYHAN’DA 4.4 ŞİDDETİNDE DEPREM

21 YIL SONRA CEYHAN’DA 4.4 ŞİDDETİNDE DEPREM






Adana’nın
Ceyhan İlçesi 27 Haziran 1998 tarihinden tam 21 yıl sonra bu kez 4.4
şiddetindeki depremle sarsıldı. Deprem Adana merkez ve bazı ilçeleriyle
Osmaniye ve Gaziantep'te de hissedildi.





Merkez
üssü Adana'nın Ceyhan ilçesi olarak saptanan deprem, saat 15.20'de meydana
geldi. Yerin 7.01 metre derinliğindeki deprem, Ceyhan, Adana kent merkezi,
Kozan ve İmamoğlu ilçeleri, Osmaniye ve Gaziantep'in İslâhiye ilçesinde de
hissedildi, bazı bölgelerde paniğe neden olan depremde can ve mal kaybı olmadı.

1998 DEPREMİNDE 145 KİŞİ ÖLDÜ





27
Haziran 1998 tarihinde yerel saat ile 16:55’de, Adana iline bağlı Ceyhan-Misis
arasında yer alan bir bölgede 6.3 orta büyüklüğündeki depremde 145 kişi
hayatını yitirmiş ve 1500 den daha fazla kişi yaralanmıştı. 





 (https://deprem.afad.gov.tr/tarihteBuAy?id=27)



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°