Avrupa’dan 400 yıl sonra mezhep eksenli kanlı savaşları hortlattık. Aslında hiç ara verme-miştik ya…
Tarihte “Din Savaşları” adıyla anılan “Otuz Yıl Savaşları” Katolikler ve Protestanların en iyi Hristiyanların kendileri oldukları iddiasıyla çıkmıştı.Nehirler kankırmızı aktı. Yüz binlerce Hıristiyan, mezhepleri nedeniyle öldü.
Stefan Zweig“Vicdan Zorbalığa Karşı” adlı kitabında sapkınlık gerekçesiyle yakılarak infaz edilen Sorento için,
-“Bu adam da Hıristiyan. Yakılırken ve can çekişirken o da İsa’nın adını haykırıp
İsa’ya sığınıyor.Bir Hıristiyan diğer bir Hıristiyan’ı sadecedininin yorumunu kendine göre yaptığı için nasıl öldürebilir?”diyordu.
Ne kadar da benziyor değil mi? Öldüren de ölen de, “Allah ü Ekber,” diye bağırıyor.
Açık ya da kapalı, ne diyor bizimkiler?
• Kadınlar başlarını sımsıkı kapatacak.
• Kadınlar çalışmayacak.
• Kızlar okula gitmeyecek..
• Kadınlar sokağa çıkmayacak.
• Alkol ve tütün kullanılmayacak.
• Kadın-erkek bir arada olmayacak.
• Televizyonda neleri seyredeceğinizi ben belirlerim. Vs.
400 yıl önce Calvin’in yönettiği Cenevre’de de aynı şeyler oluyordu.
• Günahkârlara karşı acımasız davranmak sistemin ilk koşuludur.
• Ahlaklı bir insanlık ancak sürekli cezalandırmakla gerçekleşir.
• Tütün, zar atmak, içki içmek yasak.
• Calvin aleyhinde konuşmak, “Sahtekar,” demek yasak.
• Renkli giysiler yasak; siyah ya da gri giyilecek.
• Az çeşitli ve sade yemek yenecek.
• Sokakta herkes önüne bakarak ve hızlı adımlarla yürüyecek. Vs.
BÜTÜN BUNLARIN GEREKÇESİ…
• BENİM MEZHEBİN SENİNKİNDEN DAHA İYİ,” İDDİASIYDI.
• CENEVRE BU PİSLİĞİN İZİNİ 200 YIL BOYUNCA SİLEMEDİ.