5 SAAT DERS ÇALIŞMAKTAN DAHA ÇOK YORUYOR
SAĞLIK 18.01.2018 18:33:10 0

5 SAAT DERS ÇALIŞMAKTAN DAHA ÇOK YORUYOR

5 SAAT DERS ÇALIŞMAKTAN DAHA ÇOK YORUYOR

Okullarda tablet veya bilgisayarla yapılan ödevlerin sık verilmesi ve akıllı tahta kullanımı gözlerde bozulmaya sebep oluyor. Okul çağındaki çocuklarda göz numarası değişikliğinin çok daha sık olduğunu belirten Medical Park Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Atmaca aileleri uyarıyor: “Çocuk tahtaya veya uzaktaki bir objeye gözlerini kısarak, tek gözünü kapatarak bakıyorsa, iyi görmek için baş pozisyonu yapıyorsa, gözünde ara ara kayma görülüyorsa, okuduğu zaman satır atlıyorsa; göz bozukluğu akla gelmeli. Sömestr döneminde çocuğun göz muayenesi mutlaka yapılmalı.
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Atmaca, ailelere çocuklarının göz sağlığı ile ilgili tavsiyelerde bulundu…
Okul çağındaki çocuklarda göz numarası değişikliği çok daha sık oluyor. Bu durumun başlıca iki sebebi var. Bu sebeplerden biri; telefon, tablet ve bilgisayara olan maruziyetin fazla olması. Okullarda tablet veya bilgisayarla yapılan ödevlerin daha fazla verilmesi ve akıllı tahtaların kullanılması göz bozukluğu gelişimine sebep oluyor. İkinci bir sebep ise çocukların gelişimi devam ettiği için göz gelişimi de devam ediyor. Özellikle boyun uzaması ile beraber miyopta ve astigmatta artış meydana geliyor. Bütün bu durumlar hastaların göz muayenesine gelmesini zorunlu kılıyor. Çünkü bir çocukta göz bozukluğu varsa veya gözlük numarası eskimişse yeni bir gözlük alınmalı. Bu gibi önlemler alınmadığında çocuk tahtayı göremez. Doğal olarak çocuk göremediği harfi öğrenemez. Durum böyle olunca çocukta derslere karşı isteksizlik olur ve çocuğun okul başarısı düşer. Bunun için göz kontrolleri çok önemlidir. Sömestr, çocukların okula gitmediği bir dönem olduğundan dolayı hastanelere ulaşmak çok daha kolaydır.
7-8 YAŞINDAN SONRA TEDAVİ EDİLEMEYEBİLİR
“Ailenin hiçbir şüphesi olmasa dahi, daha önceden çocuğa göz muayenesi yapılmamışsa, mutlaka ama mutlaka bir defa göz muayenesi yapılmalıdır” diyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Atmaca, bunu şu sözlerle açıklıyor: “Çünkü bazı göz bozuklukları çocukluk çağında tespit edilip tedavi edilirse tamamen düzelir ama 8-9 yaşından sonra hiç düzelmez. Örneğin; göz tembelliği en geç 7-8 yaşına kadar tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Göz tembelliğini fark ettiğimizde tembel olan gözün daha çok çalışması için, sağlam olan gözü kapama tedavisi yapıyoruz ve tembel olan gözün görme seviyesi çok hızlı bir şekilde yüzde 100’e ulaşıyor. Ancak 9 yaşından sonra muayeneye getirilen çocuklar için aileler ne kadar pişman olsalar da geç kaldıklarından dolayı etkin, yüzde 100 olumlu tedavi mümkün olmuyor. Çocuğun gözünde bir rahatsızlık olmasa dahi düzenli olarak kontrole getirilmesi gerekiyor. Bazı aileler de şu hataya düşüyorlar; mesela çocuğunu 5 yaşında muayeneye getirmiş, muayenede her hangi bir problem çıkmamış, aradan 3-5 yıl geçmiş çocuk 9-10 yaşına gelmiş, ailenin kafasında hala o bilgi var. ‘Çocuğumun gözü sağlamdı, doktora gittiğim zaman muayene bulguları normaldi’ diye düşünüyorlar. Nasıl ki çocuğun dişleri 5 yıl içerisinde çürüyebilirse, 5 yıl içerisinde sağlam olan gözleri de bozulabilir. Kaldı ki, herkesin cebinde cep telefonu veya tabletin olduğu bir dönemde, gözlerde bozukluk oluşma ihtimali çok daha fazla.”
SÖZ ALMAKTAN ÇEKİNİR, ÖDEV YAPMAK İSTEMEZ…
Çocuk tahtaya veya uzaktaki bir objeye gözlerini kısarak veya tek gözünü kapatarak bakıyorsa, iyi görmek için baş pozisyonu yapıyorsa, gözünde ara ara kayma oluyorsa, okuduğu zaman satır atlayarak okuyorsa, okurken gözünde sulanma ve ovalama isteği, kaşıntı gibi sıkıntılar oluyorsa; bu belirtiler, göz bozukluğunu akla getirmelidir. “Ayağımıza uygun olmayan bir ayakkabı ile yürüdüğümüz zaman nasıl ağrıyorsa, gözümüz bozukken gözlük takmadığımızda veya taktığımız gözlük gözümüze uymadığında baş ağrısı yapar” diyen Yrd. Doç. Dr. Fatih Atmaca, “Bu da okul başarısını düşürür. Çünkü çocuk gözünü aktif olarak kullanmaktan kaçınır. Çocuk, çok rahat çözebileceği bir toplama işlemini bile tahtayı göremediği için cevap vermekten endişe duyar. Öğretmen kim bu soruyu cevaplayacak diye sorduğunda çocuk parmak kaldıramaz; çünkü soruyu göremez. Bu durumda öğretmen de öğrencinin başarısını doğru değerlendiremez” diyor.
SAĞLIKLI GÖZLER OKUL BAŞARISINI ARTIRIYOR
Okullarda yapılan görme muayeneleri göz sağlığı açısından bir fikir sağlar ancak kesinlikle yeterli değildir. Birincisi, okul bir klinik ortamı değildir ve yanılma payı çok yüksektir. İkincisi ise çocuklarda gerçek göz bozukluğunu anlamanın tek yolu damlalı ölçümdür. Damlalı ölçüm de okullarda değil, hastanelerde yapılan bir ölçümdür. Bu sebeplerle, ‘Okuldaki taramada çocuğumun gözleri normal çıktı, o zaman bir problem yoktur’ diyemeyiz. Çünkü bazı aileler bu düşünceyle çocuğunun gözünün bozuk olduğunu 13-14 yaşında fark ediyor ve bir sonuç elde edemiyorlar. Çünkü doğru tedavi zamanını kaçırmış oluyorlar.
SADECE BİR SAAT AYIRACAKLAR!
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Atmaca, ailelere çok iş düştüğünün altını çizerek uyarıyor: “Sağ gözü de, sol gözü de aynı derecede bozuk olan çocuk herkesin kendi gibi gördüğünü zannediyor. Dolayısıyla gözlerinin bozuk olduğunu kendi başına anlayamıyor. Kendi göz bozukluğunu ifade edemiyor. Bir gözü bozuk, bir gözü sağlam olsa belki 8-9 yaşlarındaki bir çocuk kendini ifade edebilir ama iki gözü de aynı derecede bozuk olan bir çocuğun bunu ifade etmesi mümkün değil. Bu yüzden öğretmenin tahtaya yazdığı bir soruyu cevaplayabileceği veya cevaplayamayacağı soru olduğunu anlayamaz. Anlayamadığı için de parmağını kaldıramaz. Bu durumda öğretmen de çocuğun derse katılımını düşük olarak değerlendirecektir. Halbuki çocuk önde otursa veya gözlük taksa, soruyu görse ve cevaplayabileceği bir şeyse parmak kaldırıp katılım sağlayabilecek, özgüveni artacak ve otomatik olarak okulda başarısı artacak. Anne-babalar, çocuklarının göz sağlığı için sadece bir saatlerini ayırıp, çocuklarının gözlerinin sağlıklı olup olmadığını öğrenebilirler. Aileler, gün içerisinde ne kadar boş zaman geçirdiklerini düşünsünler ve evlatlarına ayıracakları bir saatin ne kadar önemli olduğunun farkına varsınlar.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°