GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN  ANIZ YAKMAZ
EKONOMİ 29.08.2016 09:42:28 0

GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN ANIZ YAKMAZ

GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN ANIZ YAKMAZ



Seyhan Ziraat Odası 2'ci Başkanı Cahit İncefikir, mısır hasadı sonrası tarlada kalan anızı yakan üreticinin geleceğini de yok ettiğini söyledi.

İncefikir, üreticinin mutlaka sap parçalama makinalarını kullanmasını, bunun içinde devlet desteği beklediklerini belirtti.
Çukurova'da mısır hasadının başlamasıyla birlikte tarlada kalan anızın toprağı sürmeyi zorlaştırdığı ve yakıt tasarrufu etmek isteyen bazı üreticiler tarafından yakılarak yok edildiğini belirten İncefikir, bunun birçok organik maddenin yok olmasına neden olduğunu kaydetti. İncefikir, 'Anız yakıldığı zaman üreticinin işi kolaylaşıyor gibi görünüyor. Oysa topraktaki yararlı bakterilerin hepsini yok ediyor. Topraktaki tüm canlılar ölüyor. Bu yüzden kesinlikle anız yakımının yapılmaması gerekiyor. Geleceğini düşünen, toprağını düşünen anız yakmaz' dedi.
ANIZI ORGANİK MADDEYE ÇEVİRİYORcahit incefikir_seyhan ziraat  (2)
Son dönemde özellikle mısır anızını öğütüp tarlada organik madde haline getiren sap parçalama makinalarının kullanılmaya başlandığına dikkat çeken İncefikir sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yerli tarım makinası üreten firmaların anız parçalama makinası üretimine ağırlık vermesi ve iki yıl öncesine kadar verilen yüzde 50 devlet desteğinin tekrar verilmesi anız yakımının önlenmesi açısından faydalı olacaktır. Sap parçalama makinaları son dönemde piyasaya çıktı. Üreticiyi sap parçalama makinalarını kullanmaya çağırıyoruz. Tarlada kalan anızın yakılmadan, sap parçalama makinası ile ezilip aynı yere organik madde olarak bırakılması çok daha faydalı olacaktır. Birçok üretici sap parçalama makinaları alarak toprağını korumaya çalışıyor. Bu makina kullanılarak bitki sapları biçilip parçalanıyor ve toprak yüzeyine bırakılıyor. Böylece parçalanmış bitki artıklarından organik madde elde edilerek toprak humus bakımından zenginleştirilmiş oluyor. Düzelen toprak bünyesi, bitkilerin yetişmesi için en uygun ortamı oluşturduğundan çevre dostu çözüm sağlanmış oluyor. Anız yangınları ile bizler sadece toprağa değil çevremize de, insanlarımızın, çocuklarımızın sağlığına da zarar vermekteyiz. Bunun vebali çok büyüktür. Tüm üreticilerimizin bu konuya gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.'aniz

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°