889 GAZETECİNİN SARI BASIN KARTI İPTAL EDİLDİ
SİYASET 15.10.2017 11:58:00 0

889 GAZETECİNİN SARI BASIN KARTI İPTAL EDİLDİ

889 GAZETECİNİN SARI BASIN KARTI İPTAL EDİLDİ

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 2016 yılında 889 gazetecinin sarı basın kartının iptal edildiğini açıkladı.
CHP Niğde Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Başbakan Binali Yıldırım tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu yazılı soru önergesinde tutuklu gazeteciler ile 2016 yılında sarı basın kartı iptal edilen gazeteci sayısının açılanmasını istedi.
Gürer’in soru önergesini Adalet Bakanı Abdülhamit Gül yanıtladı. Gürer’in cezaevinde tutuklu olan gazeteci sayısıyla ilgili soru önergesini yanıtlarken, ceza infaz kurumlarına alınan kişilerle ilgili bilgi formunda, meslek ve eğitim durumlarına ilişkin soruların yer aldığını ancak bu bölümü doldurmanın zorunlu olmadığını belirtti. Bakan Gül, doldurulan formların doğruluğunun da bakanlıkları tarafından araştırılmasının söz konusu olmadığını ifade etti. omer_efthi_gurer_chp
Adalet Bakanı Gül, “Kaydedilen veriler hükümlü ve tutukluların beyanları esas alınarak oluşturulduğundan, mesleği olmadığı halde gazeteci olduğunu söyleyen veya mesleği gazeteci olduğu halde başka bir meslek beyanında bulunan kişilerin olabileceği; ceza infaz kurumlarında bulunan ve mesleğini gazeteci olarak bildirenlerin sayısını esas alarak değerlendirme yapmanın eksik ve yanlış olacağı; işlenen veya işlendiği iddia edilen suçların gazetecilik faaliyeti kapsamında olup olmadığının önemli olduğu değerlendirilmektedir” şeklinde ifade kullandı.
Bakan Gül, Sarı basın kartları iptal edilen gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri kapsamında değil, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 314. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen 'Silahlı terör örgütüne üye olma' ve 309. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından tutuklu olarak ceza infaz kurumlarında bulunduklarını açıkladı.
Kimlerin sarı basın kartı alıp kimlerin alamayacağının Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün ilgili komisyonlarınca belirlendiğine vurgu yapan Adalet Bakanı Gül, “2016 yılında; işten ayrılma, kurumunun kapanması, Milli Güvenlik Politikası, vefat, kart süresinin dolması, kurum belgelerinde eksiklik, gazetecilik dışında işinin bulunması, Gazetecinin unvanın veya çalıştığı basın-yayın kuruluşunun Yönetmeliğe uygun olmaması, basın kartının başkasına kullandırılması, 5953 sayılı Kanuna uygun çalışmama vb. nedenler ile iptal edilen basın kartı sayısı 889'dur” açıklamasında bulundu.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) verilerine göre bugün itibariyle 156 gazeteci ve medya çalışanının tutuklu olduğunu belirterek, “Cezaevlerinde tutuklu gazetecilerin önemli bir bölümü sadece gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu. Ülkemizde, basın özgürlüğünden söz edilemez oldu. İktidarın hoşuna gitmeyen haber nerede ise suç oldu. Basın hürdür sansür edilemez anlayışından uzak bir süreçteyiz. Adı konmamış ciddi bir baskı ve sansür süreci devam etmektedir. Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerine yönelik uygulamalar ile yazar ve muhabirleri için yapılan tutuklamaların açıklaması dahi yapılamıyor. Mesleği gazeteci olan Tutuklu gazetecilerin bir an önce mesleklerini yapar kılınması sağlanmalıdır.” dedi.
Adalet Bakanlığı’nın, cezaevlerinde bulunan tutuklu gazetesi sayısını belirleyememesini de eleştiren Ömer Fethi Gürer, “Gazeteci adı tanımı, yaptığı iş belli. Herhangi bir suçtan dolayı cezaevlerine konulan kişilerin hangi işi yaptıklarının, o kişilerin beyanlarına göre belirlenmesi veya belirlenememesi düşündürücüdür. Oysa Bakanlık, tutuklanan kişilerin mesleklerini çok kolay bir şekilde resmi verilerle belirleyebilir” diye konuştu.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°