“ADANA EKONOMİSİ KAN KAYBEDİYOR”
SİYASET 9.06.2018 15:00:44 0

“ADANA EKONOMİSİ KAN KAYBEDİYOR”

“ADANA EKONOMİSİ KAN KAYBEDİYOR”

CHP Adana Milletvekili Adayı Dr. Osman Berke Duvan, “Adana’da çiftçi kan ağlıyor, sanayi tabanımız aşınıyor, Adana ekonomisinde kan kaybı durmuyor” dedi.
Adana’da 40’tan fazla köyü gezen, çiftçiyle bir araya gelen Duvan, Adana ekonomisine dönük şu tespitlerde bulundu:
“Tarım Adana ekonomisinin bel kemiğidir. Ancak Çukurova’da tarım o eski görkemli günlerinden çok uzak. Buğday geçen yılın altında bir fiyata satılırken, mazot son bir yılda Ceyhan bölgesinde yüzde 29 zam gördü. Yine son bir yılda tarlaya atılan gübrenin fiyatı yüzde 30’un üzerinde zamlandı. Çiftçi perişan. Köylü girdi maliyetleriyle ürün fiyatı arasına sıkışmış. Adana’nın mahalle yapılan köyleri şimdi can çekişiyor. Köyleri mahalle yaptık dediler ancak mahalle yaptık dedikleri köylerin yolları 20 yıl önce nasılsa şimdi de aynı. Taşımalı eğitim köylerimizde ayrı bir dert. Atanamayan on binlerce genç öğretmenimiz atama beklerken; köy okulları çocuklardan ve öğretmenlerden mahrum bırakılıyor.
SANAYİDE ZEMİN KAYBI VAR
Adana sadece tarımda değil, sanayide de zemin kaybediyor. Daha bu hafta içinde İstanbul Sanayi Odası tarafından Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu açıklandı.2016’da en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 13 Adanalı firma varken, 2017’de bu sayı 12’ye geriledi.Oysa Adana, Türkiye sanayisinde özel bir yere ve öneme sahiptir. Türkiye’nin büyük sanayicileri öyle ya da böyle Adana’nın ekmeğini yemiş, suyunu içmiştir. Adana gibi olağanüstü avantajlara sahip bir şehrin 500 büyük sanayi kuruluşu içinde daha çok firması olması gerekirken listedeki firma sayı düşüyor. Bu Adana için büyük bir kayıp ve ayıptır.
Adana ekonomisindeki sıkıntılar devletin rakamlarına da yansıyor. 2017’de Adana’da tahakkuk eden vergi 7,6 milyar TL olurken; devletin yaptığı vergi tahsilatı 4,7 milyar TL’de kalmış. Geçen yıl Adana’da tahakkuk eden her 100 liralık verginin ancak 62 lirası Adanalı hemşerilerimiz tarafından ödenebilmiş. Oysa Türkiye genelinde tahakkuk eden her 100 liranın 80 lirası vatandaşlarımız ödenmiş. Demek ki Adanalı vergi borcunu ödemekte bile çok zorlanmış.
16 yıllık bir iktidarın sonunda Adana ekonomisinin içine düştüğü tablo bu iken;16 yıldır ülkeyi yöneten iktidar partisi “şimdi Adana vakti” diyerek adeta Adanalıyla alay ediyor. Ama unuttukları şu Adanalı alay edilmeyi kaldıramaz. Alay edene de cevabı sert olur. Görünen o ki Adanalı 24 Haziran’da“artık tamam” diyerek bu iktidara kuvvetli bir cevap vermeye hazırlanıyor.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°