ADANA FİLM FESTİVALİ
DÜNYA 18.08.2016 16:19:54 0

ADANA FİLM FESTİVALİ'NDE YARIŞACAK FİLMLER

ADANA FİLM FESTİVALİ'NDE YARIŞACAK FİLMLER

Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, 23. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında yapılacak, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nın finalistleri belli oldu. 55 filmin başvurduğu yarışmada, 12 eser Altın Koza Ödülleri için jüri karşısına çıkacak. Finalistlerden 6'sı dünya prömiyerini, 3'ü de Türkiye prömiyerini Adana'da yapacak. Beş film ise, yönetmenlerin ilk filmi olarak dikkat çekiyor.

Sinema dünyasının heyecanla beklediği 23. Uluslararası Adana Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nın finalistleri açıklandı. 19 - 25 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde, 12 eser jüri önüne çıkmaya hak kazandı. Yarışacak filmlerden 6'sı dünya prömiyerini, 3'ü de Türkiye prömiyerini Adana’da yapacak. 5 film ise, yönetmenlerin ilk filmi olarak dikkat çekiyor.
Yarışmada yer alacak eserlerden, Erhan Tuncer'in ilk filmi olan 'Ağustos Böcekleri ve Karıncalar', dünya prömiyerini Adana'da yapacak. Yine bir ilk film olan Mehmet Can Mertoğlu'nun 'Albüm'ü ise, 69. Cannes Film Festivali Eleştirmenler Haftası'nda yarışmış ve 'Yılın En Yenilikçi Yönetmen Ödülü'nü almıştı. Film, Türkiye prömiyerini yarışma kapsamında Adana'da yapacak. Kıvanç Sezer'in ilk filmi olan 'Babamın Kanatları', 51. Karlovy Vary Film Festivali Ana Yarışması'nda, Dünya prömiyerini yapmıştı. Film, Türkiye'de ilk defa Adana'da seyirci karşısına çıkacak. Yine yarışmanın finalistlerinden Handan Öztürk'ün 'Bana Git De' ve Hiner Saleem'in 'Dar Elbise' isimli eserleri, dünya prömiyerlerini yarışma kapsamında yapacaklar. Çağdaş Çağrı'nın ilk filmi olan 'Geçmiş', dünya prömiyerini yarışma kapsamında gerçekleştirecek. Yüksel Aksu tarafından yönetilen 'İftarlık Gazoz', yarışmanın bir diğer finalisti olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmen Reha Erdem'in, 73. Venedik Film Festivali'nde 'Ufuklar' kategorisinde yarışacak filmi 'Koca Dünya', Türkiye prömiyerini yarışma kapsamında, Adana'da yapacak. Güven Beklen'in yönettiği 'Mehmet Salih' isimli ilk filmi, dünya prömiyerini yapacak bir diğer finalist. Çağan Irmak'ın yönettiği 'Nadide Hayat' da yarışmanın finalistleri arasında yer alacak. Derviş Zaim'in 'Rüya' isimli filmi ise, yine dünya prömiyerini yarışma kapsamında gerçekleştirecek finalistler arasında. Cemil Ağacıkoğlu'nun 'Tarla' isimli filmi ise, yine büyük ödül için jüri karşısına çıkacak eserlerden biri olacak.
Yarışmada, ‘En İyi Film’ seçilecek eser, 350.000 TL.’lik ödülün sahibi olacak. Festival kapsamında yapılacak tüm yarışmalarda ise, toplam 840.000 TL. ödül dağıtılacak.
Ödüller, 24 Eylül Cumartesi gecesi yapılacak Ödül Töreni ile sahiplerini bulacak.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°