ADANA HAVA KİRLİLİĞİ YAŞAYAN ÜÇ KENTTEN BİRİ

ADANA HAVA KİRLİLİĞİ YAŞAYAN ÜÇ KENTTEN BİRİ

Mevsim kış, eski Adana’da sobada ‘bedelsiz dağıtılan’ kömür yanınca olacağı bu olacaktı elbette!

Gerek basında, gerekse yaşamın içinde ne de çok ‘niteliksizliklerini’ duyduk dağıtılan kömürlerin; duymayan oldu mu ki?

Geçmişte metropol kentlerde, onu geçtik Kayseri’de bile yaşandığı söylenen ‘hava kirliliği’ daha unutulmadı ki!

Gecenin bırakın, günün her saatinde soba yanan kentlerde insan yaşamını ‘tehdit’ eder duruma gelmedi mi ki hava kirliliği?

Sokakta yürürken ağızlarını maskeleyen fotoğraflar yayınlandı basında!

Mevsim kış, niteliksiz yakıtla ısınma zorunluluğu da olunca, haydi siz bu günleri sağlıklı geçirin, rahatça soluyun, çocuklarınızı okula korkusuzca gönderin, hastalarınızın iyileşmesini umun; haydi!

***

Bilindiği gibi Adana, ülkemizin ‘en yoksul’ iki kentinden biriydi!

İktidar, ekonomide ‘büyümeyi’ bayramlaştırırken; Adanalı kepenk indiriyordu, işsiz kalıyordu, yağmurlu havalarda yola çıkamıyordu, gençlik boşluktaydı, üniversite mezunu boşta geziyordu, çiftçi ürettiğinden hoşnut değildi, emekli geçinemiyordu, asgari ücretli sıkıntılıydı…

Bir zamanlar sanayinin can damarlarından, ülke ekonomisine yön veren bir kent olan Adana bugün yoksuldu; üstelik ülkemizin en yoksul iki kentinden biri…

Ama büyümüştük!

***

Adana için bir yeni araştırma sonucunu, geçtiğimiz günlerde TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bezoğlu açıkladı.

Yapılan araştırmaya göre Adana, hava kirliği bakımından İstanbul ile Ankara’yı izliyor!

Raporda, kirliliğin insan yaşamını tehlikeye sürüklediği üzerinde durulurken şu sözler üzerinde yoğunlaşılıyor:

‘Kirletici kaynakları kükürt dioksit, partikül madde, azot oksit, karbonmonoksit, ozon olarak sıralanabilir. Özellikle partikül madde solunum enfeksiyonu ile kansere neden olabilir. Kirleticilerin bebek ölümleri, sakat doğumlar, kitlesel ölümlere neden olabilir.’

Raporda ayrıca neler yapılması da sıralanıyor, şöyle:

‘kirliliğin yaşandığı sabah-akşam saatlerinde dış ortamlardan uzak durulmalı, araçla yolculuk yapılıyorsa camlar açılmamalı, kirliliğin yoğun olduğu günlerde valilik ile belediyeler yurttaşı uyarmalı, trafikten kaynaklı kirliliğin önlenmesi için toplu taşıma ile raylı sistemler artırılmalı…’

Hava kirliliği, partikül madde, insan sağlığının tehdidi, kış aylarında yoğunlaşması…

Raporda buna benzer bilgiler yer almış…

***

Tamam, ‘büyüme’ için çok konuşan Adanalı işadamlarımız iktidarla yürüyen sağlam ilişkilerini sürdürebilmek için ‘yoksulluğu’ anmamakta haklı(!) gerekçeler gösterebilirler de, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ‘kış mevsiminde’ kirliliğin yoğunlaşmasının altını çizerken kirliliğe neden olan ‘dağıtılan kömürlerin’ niteliksizliğinden neden söz etmediğini anlayabilmiş değilim!

Kış mevsiminde yaşanan hava kirliliğini gece saatlerinde dışarı çıkan herkesin görmesi, görenlerin de genelde bazı rahatsızlıklara yakalanması olası.

Bunlar biliniyor!

Bir de ‘önlemler’ konusunda sıralananların da kimin için olduğu anlaşılmış değil!

Dışarı çıkma, aracın camını açma, raylı sistemlerden önce yapılması gerekenler de raporda yer almamış!

Adana’da yoksul katmana dağıtılan kömürün kalori bakımından varsıl, çevreyi tehdit eden gazlar bakımından en düşük dozda olmasının ‘ön koşul’ olacağı yer almamış bile!

Adana’da ikliminin, yağışlı havaları bir yana bırakırsak her dönem dışarıda bile çalışmaya uygun olduğu düşünülürse; ülkenin en yoksul iki kentinden birinin yurttaşı olan Adanalı neden çalışmak için dışarı çıkmasın, neden zamanı seçsin, neden bir yerlerin iletisini beklesin?

Düşündürücü değil mi?

***

Adana…

Ülkemizin en yoksul iki kentinden biri…

Adana…

Ülkemizin hava kirliliği yaşayan üç kentinden biri…

Nerede yaşadığımızı biliyor muyuz?

Oktay EROL

11.01.2018 17:12:03

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI