ADANA’DA 5 NİSAN AVUKATLAR HAFTASI ETKİNLİĞİ
Manşet Haber 4.04.2019 15:26:40 0

ADANA’DA 5 NİSAN AVUKATLAR HAFTASI ETKİNLİĞİ

ADANA’DA 5 NİSAN AVUKATLAR HAFTASI ETKİNLİĞİ






Adana’da  “Tahkimde Güncel Konular ve Tahkimin Geleceği”
‘konulu konferans yapıldı.





, Çukurova Üniversitesi ve Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri ile avukatların katıldığı ve iki oturumda gerçekleştirilen  konferansta konuşan Baro Başkanı Veli Küçük,tahkimin aslında adalete açılan arabuluculuk, uzlaşma, hukuki süreç analizi gibi kapılardan biri olduğunu ifade etti ve tarihsel süreci hakkında bilgi verdi. Küçük, “Tahkim ülkemizde ve dünyada önemli bir çözüm yoludur. Uzlaşma ve Arabuluculukla yaygınlaşan alternatif çözüm yolları tahkim ile uzun zamandır hukuk yaşantımızda vardı. Hukuk davalarında tahkim ve sigorta tahkimi son dönemde iyice yaygınlaşmıştır.” dedi.









Ülkemizdeki
adliyelere gelen dosya sayısının fazlalığının yargının iş yükünü arttırarak
çözüm sürecinin uzadığını ifade eden Av. Veli Küçük “ Adalete erişimin, hak
arayışının hızlı, çabuk, adil olabilmesi çok önemli. Bu çözüm yollarının da bu
amaca hizmet ettiğini hep beraber görüyoruz. Bazı çekincelerimiz var. Bu
çekincelerimiz özellikle arabuluculuk konusunda artıyor. Aile hukukuna dair
uyuşmazlıkların arabuluculuk kapsamına alınma çabaları gibi söylentiler, toplumsal
sorunların yaşandığı, kadının aile içine hapsedilmeye çalışıldığı, istismara
maruz bırakıldığı dönemde doğru olmayacağını düşündüğüm unsurlar olacaktır “
şeklinde konuştu.





Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri Derneği Başkanı Yelda Yalçın ise Adana gibi ticarette stratejik öneme sahip şehirlerde tahkim uygulamalarının yaygınlaşması gerektiğini belirtti. Yalçın, “Komşu ülkelere bakıldığında sözleşmelerde sıklıkla tahkim kaydına rastlayabiliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada İran’ın küçük bir ilçesindeki bir tacirin dahi tahkim kaydını sözleşmelerinde matbu haline getirirken bizim ülkedeki tacirler için aynı şeyin söylenmesi mümkün değildir. Tahkimin ne olduğu henüz bazı kesimler tarafından bilinmemektedir. Biz Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri Derneği olarak bu bilincin ve tahkim kültürünün artması amacıyla çalışlarımızı sürdürüyoruz. Bu toplantının bu amaç doğrultusunda önemli bir adım olduğunu düşünüyorum “şeklinde konuştu.









Av.
Rasime Eşelioğlu’nun moderatörlüğünde konferansın ilk oturumu; Prof.Dr. Hakan
Pekcanıtez Türkiye’de Tahkimin Gelişimi, Prof. Dr. Simel Sarıalioğlu - Tahkim
Sözleşmesinin Hazırlanması, Av. Mehmet Gün de - Tahkim Hakemliği Ve Etiği
hakkında sunum yaptı.





Adana
Baro Başkanı Av. Veli Küçük oturum başkanlığını yaptığı ikinci oturumda
ise; 

Doç.Dr. Mustafa Erkan- Milletlerarası Tahkimde Yetki Sorunları, Av. Dr. İsmail
Esin- Şirketler Hukuku Uyuşmazlıklarında Tahkim ve Av. Dr. Serhat Eskiyörük-
Enerji Yatırım Uygulamalarında Tahkim hakkında önemli açılımlarda bulundu.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°