ADANA’DA İŞSİZLİK, YOKSULLUK HAD SAFHADA
SİYASET 19.01.2018 11:11:30 0

ADANA’DA İŞSİZLİK, YOKSULLUK HAD SAFHADA

ADANA’DA İŞSİZLİK, YOKSULLUK HAD SAFHADA

CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen, Adana’nın son yıllarda had safhaya ulaşan işsizlik, yoksulluk, yoksunluk ve eğitim sorunlarının tespiti ve bu sorunların giderilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Adana ve ilçelerinde yoksulluk ve işsizlik sorunu giderek artan oranlarda can yakmaya devam ettiğini belirten Türkmen, “Hükümet, yoksulluk ve işsizlik sorunlarının çözülmesi için yeni politikalar üretmemekte, geçici çözümlerle sorunu ötelemeye çalışmaktadır” dedi.
Elif Doğan Türkmen, Adana’nın artık işsizlik ve yoksulluktan kurtulmak istediğine değinerek; “bunun için her köyde okuma çağındaki çocuğun kaliteli ve yerinde eğitim alması, çalışma çağındaki her hemşerimizin yetenek ve eğitimine uygun iş sahibi olması ve asgari geçim standardının üzerinde kazanç sağlaması için gereği yapılmalı, ihtiyacı olan her hemşerimizin onuru korunarak ihtiyacının giderilmesi gerekmektedir. Bu aynı zamanda her hükümetin sağlamakla yükümlü olduğu sorumluluğudur” diye konuştu.
“Meclis Adana için de çalışmalı”
Verdiği önergeler ile kurulacak Araştırma Komisyonunda bu sorunların detaylıca ele alınıp, Adana’da yoksulluğu azaltmak, işsizliği çözmek, eğitimi her çocuğun kaliteli ve yerinde almasını sağlamak için gerekli politikaların belirleneceğini kaydeden Türkmen,, “geçmişin tarım ve sanayi şehri Adana bu özeni hak ediyor. Bu Meclis Araştırmaları açılmalıdır” dedi.




YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°