ADANA’DA “YEREL YÖNETİMLER VE EĞİTİM”PANELİ
Manşet Haber 13.01.2018 23:51:35 0

ADANA’DA “YEREL YÖNETİMLER VE EĞİTİM”PANELİ

ADANA’DA “YEREL YÖNETİMLER VE EĞİTİM”PANELİ

Adana’da düzenlenen “Yerel Yönetimler ve Eğitim” konulu panelde eğitimcilerin sorunları ve yerel yönetimlerin eğitime bakış açıları ile yaptıkları masaya yatırıldı.
Seyhan Belediyesi ve Eğitim ve Bilişim Emekçileri Sendikası EĞİTİM-SEN işbirliği ile Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde “Yerel Yönetimler ve Eğitim” konulu panelde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Eğitim Sen Eski Genel Başkanı Kamuran Karaca konuştu. Moderatörlüğünü Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Seçil Sönmez yaptığı paneli CHP Adana il Başkanı Ayhan Barut ve Yüreğir İlçe Başkanı İsmet Yüksel’de izledi.
Eğitimin önemini anlatan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, eğitimin anne baba ve aileden başladığına vuru yaptı. Sındır, bu anlamda yerel yönetimlere önemli görevler düştüğünü belerterek CHP’li belediyelerin öneli hizmetleri hayata geçirdiğini söyledi. Sındır,” Eğitim ailede başlar. Toplumun kültürel değerleri örf ve adetleri bireye farklı düzeyde etkisi olacaktır. Bu nedenle yerel yönetimlerin bu anlamda görevleri sorumlulukları olacaktır. Bakıyoruz ve görüyoruz belediyelerimiz bu anlamda önemli işler yapıyor. Ben belediyelerimizi kutluyorum” şeklinde konuştu.
OKUL DOSTU, EĞİTİM DOSTU BELEDİYE
Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, belediye olarak eğitime önem verdiklerini belirterek belediye olarak yaptıkları çalışmalar ile ilgili bilgi verdi. Başkan Karalar, “Eğitimin ne derece önemli olduğunu biliyoruz. 30 bin öğrenciye 100 bin kitap dağıttık. Dershaneler çok pahalı bu nedenle 5 bin öğrenciye üniversiteye hazırlık kursu verdik. Ve bu hizmeti verirken kendimize bu işin en iyilerini partner yaptık. Okulların fiziki koşullarını iyileştirmek için çalıştık. 139 okulun bahçe düzenlemesi, boyama, çocuk alanı ve tadilatını yaptık. Geri dönüşümü özendirdik. Çevre bilinci edindirmeye çalıştık. Okulların su depoların inceledik. Baktık ki olağanüstü kirli.. Su depolarını temizleme kararı aldık. Biz araç kiralayarak her gün 1 okulun öğrencilerini kültür merkezine getirip tiyatro izletiyoruz. Spor yatırıyoruz. Okul öncesi eğitimi biz başladık. Öylesine kreş açmak yerine Adana’nın en büyük kreşlerini açtık. 2 tanesi hizmette biri diğerleri inşaatı devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“EĞİTİMDEKİ TAHRİBAT BİR NESLİ ETKİLER”
Eğitimde yapılacak bir tahribatın bir nesli etkilediğini belirten Eğitim sen Eski Genel Başkanı Kamuran Karaca,”Sanayi ile yapılan değişiklikleri, sağlıkla ilgili yapılacak değişiklikleri birkaç yıl içinde düzeltebilirsiniz. Ama eğitim yolu ile yapılan bir tahribatın bir kuşağı etkilediğini düşünürsek ve bunun gelecek nesildeki çocuklara da aktarılacağı için eğitimdeki tahribatın çok daha önemli olduğunu düşünerek bu panel düzenlemek istedik” dedi.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°