ADANA’DAN ELAZIĞ’A YARDIM
Manşet Haber 25.01.2020 19:17:10 0

ADANA’DAN ELAZIĞ’A YARDIM

ADANA’DAN ELAZIĞ’A YARDIM

Vali Mahmut Demirtaş, Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen ve birçok ilde hissedilen deprem felaketinin ardından Elazığ’a ve Malatya’ya ilimizden gönderilen yardımlar hakkında bilgi almak ve bundan sonraki süreçte yapılması gerekenleri değerlendirmek üzere İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünü ziyaret etti.
Burada yetkililerle bir araya gelen Vali Demirtaş, depremin yaşanmasının akabinde AFAD Birlik Müdürlüğü Arama ve Kurtarma, İl Sağlık Müdürlüğü, Türk Kızılayı Adana Şubesi, Adana Büyükşehir Belediyesi, İlbank Bölge Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Adana İHH tarafından bölgeye gönderilen personel, ekipmanlar ile temel yaşam malzemeleri hakkında bilgiler aldı.
Toplam 167 personel, 45 araç, 2 arama kurtarma köpeği, 8 jeneratör, 1200 adet çadır, 1440 adet yatak, Seyhan ve Yüreğir Belediye Başkanlıklarına ait çorba ikram ekiplerinin ve çeşitli temel gıda malzemelerinin gönderildiği deprem bölgesinde bundan sonrasındaki süreçte yapılması gereken yardımlar değerlendirildi.
Vali Demirtaş, Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım’ı telefonla arayarak gönderilen yardımlar hakkında bilgiler aktardı ve Adana olarak desteğe her zaman hazır olduklarını dile getirdi. Daha sonra Elazığ’a yardım amaçlı giden AFAD ekip amiri ile telefonla görüşen Vali Demirtaş, Elazığ’daki son durum hakkında da bilgiler aldı.
İlgili kurum müdürlerinin katıldığı toplantının sonrasında bir açıklamada bulunan Vali Demirtaş, deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğini ifade etti. Depremden etkilenen tüm vatandaşlara da geçmiş olsun temennisinde bulunan Vali Demirtaş, “Birçok ilimizde hissedilen depremin en az kayıpla atlatılması ve vatandaşlarımızın can güvenliğinin sağlanması için devletimiz ilgili tüm kurum ve kuruluşlarıyla gerekli tedbirleri almakta ve gerekli çalışmaları yürütmektedir. Bizler de ilimiz bazında neler yapabiliriz toplantımızda bunları değerlendirdik. Maalesef ülkemizin acı gerçeği, deprem bölgesinde olması. Bizlere düşen ülkemizin yaşadığı afetlerin acı tecrübelerinden dersler çıkararak olası bir afete daima hazırlıklı olmak. Bu amaçla önlemlerimizi alıyoruz.” dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°