ADANA’NIN 10 TEMEL SORUNU 10 TEMEL FIRSATI
YEREL YÖNETİM 8.03.2018 00:08:05 0

ADANA’NIN 10 TEMEL SORUNU 10 TEMEL FIRSATI

ADANA’NIN 10 TEMEL SORUNU 10 TEMEL FIRSATI

Adana’nın 10 Temel Sorun ve 10 Temel Fırsatı belirlendi.
Yapılan araştırmaya göre, Adana’nın en temel sorunların başında Kentsel Yayılma ve Göç geliyor. İşte o tablo:
10 TEMEL SORUN
1. Kentsel Yayılma
2. Göç
3. Markalaşma ve Pazarlama Eksikliği
4. Kentsel Dayanıklılık
5. Kamu - Yerel – Özel - Sivil İşbirliği Kültürü
6. Eğitim
7. Doğal ve Kültürel Miras Yönetimi
8. Doğal Kaynak Kullanımı
9. Sosyal ve Mekansal Ayrışma
10. Kent ve Kır Mekanında Dengesiz Gelişim
10 TEMEL FIRSAT
1. Metropoliten Bölge Odağı; Kent Bölge
2. Çukurova Kavşağı; Lojistik Merkez
3. Ticaret Merkezi
4. Su Ağı; Seyhan ve Ceyhan, Ova; Verimli Topraklar
5. Sanayi Kenti; Tarım ve Endüstri Mirası
6. Üniversite; Genç Kaliteli İşgücü
7. Enerji Koridoru ve Yenilenebilir Enerji; Dağıtım ve Üretim Üssü
8. İnovasyon ve Ar-Ge; Yenilikçilik ve Girişimcilik
9. Kültürel/ Tarihsel Derinlik; Geçmişin İzleri
10. Turizm Yelpazesi; Alternatif Turizm




YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°