ADANA’YA PORTAKAL ÇİÇEĞİ PARKI
Manşet Haber 15.08.2017 17:47:07 0

ADANA’YA PORTAKAL ÇİÇEĞİ PARKI

ADANA’YA PORTAKAL ÇİÇEĞİ PARKI

Adana Büyükşehir Belediyesi, Adana’nın uluslararası tanıtımına katkı sağlayan Nisan’da Adana’da Portakal Çiçeği Karnavalı’nın daha da güçlenip, anlamlanması için Portakal Çiçeği Parkı Projesi’ni uygulamaya koydu. Merkez Yüreğir İlçesi’nde 23 bin 380 metrekarelik narenciye bahçesinde oluşturulacak görkemli parkta, mevcut portakal ağaçları özenle korunup, karnaval zamanı açacak çiçeklerinin muhteşem kokusu dalga dalga Adana’ya yayılacak.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, 2018’de 6’ncısı kutlanacak Nisan’da Adana’da Portakal Çiçeği Karnavalı’na katılan onbinlerce insanın ve kent halkının muhteşem portakal çiçeği kokusunu doyasıya hissetmesi amacıyla Portakal Çiçeği Parkı Projesi’ni planladı. Görkemli park için merkez Yüreğir İlçesi Mustafa Kemal Paşa Bulvarı üzerinde İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü önündeki 23 bin 380 metrekarelik narenciye bahçesi uygun görüldü. portakal_cicegi_parki (3)
SOSYAL YAŞAMIN NABZI BU PARKTA ATACAK
Mevcut portakal ağaçlarının ve asırlık zeytin ağaçlarının korunması için özenle hazırlanan projeye göre Portakal Çiçeği Parkı’nda toplanma ve etkinlik alanı, çocuk oyun alanları, fitness sahası, doğal süs havuzları, dev satranç alanı, amfi, oturma birimleri, tuvaletler, dinlenme alanları, bisiklet yolu, açık ve kapalı oturma birimleri yer alacak.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°