Adaylar geziyor allı morlu,
Adaylar geziyor bol umutlu,
Adaylar geziyor yerli paralı
Dünde kalanlardan daha güzel…
Bülent Ecevit’in gençlik yıllarında yazdığı ‘takalar’ şiirine öykünerek içimden dökülen dizeler…
Adaylar geziyor…
Vardıkları anda estirdikleri ‘rüzgar’, gitmeleriyle kasırgaya mı dönüşüyor ne?
Seçmeni, Adana’nın yaz sıcağından daha çok yaşadıkları ağır koşullar, zorluklar, sıkıntılar mı yönlendiriyor ne?
Kepenk indiren işyerleri, sınav sonucuna kilitlenen öğrenci, diploması tozlanmaya yüz tutmuş üniversiteli işsiz, geçimde zorlanan-ezilen yurttaş…
***
Sokaklar, caddeler ne hoş değişil mi?
Giydirilmiş aday araçları geçiyor şen-şakrak,
Geçtikleri yeri bir güzel şarkıya boğarak…
Caddelere gerilmiş karşıdan karşıya bayraklar,
Seçim bürolarına nasırdan umutlar katarak…
***
Adayların bültenlerin izlerken görüyorum…
‘Eski-yeni’ Türkiye’den söz ediliyor ya…
Adayın her yanı ‘yenilerle’ çevrili olunca ‘neyini’ savunuyor donup kalıyorum.
Eskiden örneğin, bu denli bilbordlar olmazdı.
Eskiden örneğin, bu denli giydirme olmazdı,
Eskiden örneğin, bu denli yapmacık davranılmazdı,
Eskiden örneğin, içtensizlik kınanırdı,
Eskiden örneğin, bu denli seçim harcaması yapılmazdı,
Eskiden örneğin, seçmen bu denli aldatılmazdı,
Eskiden örneğin, iktidar bu denli vaatte bulunmazdı,
Eskiden örneğin, akılla bu denli oynanmazdı,
Eskiden örneğin, bu denli seçim oyunları bilinmezdi,
Eskiden örneğin, bu denli ‘eski’ konuşulmazdı…
Yanıldığımı söyleyebilir misiniz? Seçmenin ‘anlık’ salt gözüne-kulağına vurgu yapmak için yapılan bunca harcamanın, bunca çabanın, bunca makyajın geri kalmış ya da geri bıraktırılmış ülkelerde ‘ödüllendiğini’ bilmeyen var mı?
Bu ‘yeniye’, bu geliştirilmemişliğe verilen ‘ödülü’ benimseyelim mi?
***
Adayları anlatıyorlar…
Harcama yapan da oluyormuş, elini cebine atmayan da…
Beş yıllık milletvekili maaşını ‘hiç’ yemeden biriktirse…
Araç giydir, el duyuruları dağıt, bilbordlara kocaman afişler yaptır, seçim ofisi aç, araçlar giydir, gezdiklerini doyur, gezi sürecinde birikmişten harca, sosyal medya için çekimler yap, danışmanlar gezdir, birlikte olduklarının gereksinmelerini karşıla…
Eeee…
Bizde olduğu gibi, aynısını yaşayan başka ülke var mıdır acaba?
Atatürk’ün yüzünü döndüğü ülkelerden söz ediyorum…
Ortadoğu’dan, Güney Asya’dan, Afrika’dan söz etmiyorum…
Bir liderin belirlediği adayın, partililer tarafından kucaklanarak desteklenmesi…
Sonra ‘vekil’ olarak gönderilmesi,
Sonra ‘dokunulmazlık’ verilmesi,
Sonra ‘yurttaşın’ omuzlarda taşıması,
Sonra yurttaşın sorunlarına çözüm oluşturmak yerine, seçim öncesinde yaptığı harcamaları çıkarmak için ‘iş’ peşine düşmesi…
Yok, mu dediniz?
Kimin için bunca çaba öyleyse?
***
Sistemin kurgusu bu…
Yakının, tanıdığın, bildiğin biri varsa listenin ilk sıralarında bana kızmalısın haklı olarak…
Daha düne değin listede olma uğraşı verilen günlerde ‘neler’ düşünülüyordu oysa…
Şimdi gidenlere kızgınlık, şimdi uzak durana kızgınlık, şimdi…
Bu böyle bir şey olmalı…
Adaylar geziyor allı morlu,
Adaylar geziyor bol umutlu,
Adaylar geziyor yerli paralı
Dünde kalanlardan daha güzel…
