ADLİYE ÇALIŞANLARININ 25’İNCİ YIL GURURU
Manşet Haber 22.05.2019 01:04:13 0

ADLİYE ÇALIŞANLARININ 25’İNCİ YIL GURURU

ADLİYE ÇALIŞANLARININ 25’İNCİ YIL GURURU

Adana Adliyesi’nde 25 yılını dolduran ve emekliye ayrılan yargı çalışanlarına, düzenlenen törenle Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından imzalanan tebrik belgeleri verildi. Törende konuşan Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül, “Bugüne kadar yaptığınız çalışmalardan dolayı, devlete ve millete hakkınızı helal edin. Çünkü sizlerin hakkı ödenmez” dedi.
Adliye konferans salonunda Adana Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı ile Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği törende, meslekte 25 yılını dolduran toplam 89 yazı işleri müdürü, zabıt katibi, mübaşir ve memur ile emekliye ayrılan 10 yargı çalışanı büyük gurur yaşadı. Törende Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün imzaladığı tebrik belgeleri, Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül, Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Çolak, Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri Musa Ünel ve Atilla Rahimi tarafından takdim edildi.
Cumhuriyet Başsavcısı Yurdagül, kendisinin de meslekte 25’inci yılı olduğu için duygulandığını belirterek, “Bu jenerasyon kendi işini bitirip ‘Komşu adliyede, diğer mahkemede iş yok mu?’ diyen jenerasyon. Şu an 3-4 katiple yapılan işi, bu jenerasyon 1 katiple fazlasıyla yürütüyordu. Yokluk yıllarının kahrını, cefasını siz çektiniz. Buradaki işi bitirip karşı mahkemeden iş getirecek kadar çalışkan bir jenerasyon olduğunuz için, bugüne kadar yaptığınız çalışmalardan dolayı devlete millete hakkınızı helal edin. Çünkü sizlerin hakları ödenmez. Bu güzel kodları, çalışkanlığı ve iş disiplinini hep beraber yeni jenerasyona da aşılamaya çalışalım” dedi. Komisyon Başkanı Çolak da, mesleğe stajyer olarak Adana Adliyesi’nde başladığını belirterek, “Adana Adliyesinde 1997’de staj yapmıştım. Üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen gerek yazı işleri müdürleri, gerek katip gerek mübaşirlerimizde aynı samimiyeti ve sıcaklığı yine görüyorum. Adliyemize, devlete verdiğiniz emeklerden dolayı hepinize teşekkür ediyor ve sizleri tebrik ediyorum” dedi.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°