ADLİYENİN İLK DERGİSİ ADANA’DAN
GÜNCEL 30.07.2018 11:09:35 0

ADLİYENİN İLK DERGİSİ ADANA’DAN

ADLİYENİN İLK DERGİSİ ADANA’DAN

Adana Adliyesinde haftalık olarak hazırlanan ve dijital ortamda hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile yargı çalışanlarına gönderilen e-bültenler derlenerek dergi haline getirildi. “Adana Adliyesi E-Mecmuası” adıyla yayınlanan ve adliyenin ilk dergisi olması özelliğini taşıyan dergide etkinlik, proje ve çalışmalara ilişkin haberler yer aldı.
Adalet Bakanlığınca Avrupa Birliği projesi olarak yürütülen ‘Kitlesel Medya ve Yargı Arasındaki İlişkilerin Güçlendirilmesi Projesi’ kapsamında Türkiye’de ilk kez 2014’te Adana Adliyesinde kurulan Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Medya İletişim Bürosu tarafından “Adana Adliyesi Haftalık E-Bülten” adıyla yayın çıkarıldı. Dijital ortamda yargı mensubu ve çalışanlarına gönderilen bültende adliyede yapılan sosyal ve kültürel etkinlikler, projeler, İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu ile ceza infaz kurumları ve Denetimli Serbest¬lik Müdürlüğü çalışmaları, sağlık köşesi, adliye çalışanlarının şiir ve fotoğrafla¬rı, içtihat ve uzlaştırma örneklerini içeren haberler yer aldı. 52’nci sayıya ulaşan bültenler Medya İletişim Bürosu’nda görevli zabıt katibi Tahsin Cem Ülker tarafından derlenerek dergi haline getirildi. Haftalık bültenlerin yanı sıra özel fotoğrafların da yer aldığı dergi “Adana Adliyesi E-Mecmuası” adıyla yayınlandı.
Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, derginin, adliyenin son dönemdeki hafızasını ortaya koyduğunu söyledi. Adalet hizmetlerinin nitelikli ve verimli yürütülmesine için kitlesel iletişimin önemli olduğunu vurgulayan Yeldan, “Yargıya olan güvenin arttırılması ve temel özgürlüklerin gerçekleşme¬si amacıyla kurulan Medya İletişim Büromuz, yargısal faaliyetler hakkında doğru ve güvenilir bilgi akışını sağlama ve halkın doğru bil¬gi ile adalete erişimi konusunda önemli görevler ifa etmektedir. Adliyemizin yeni dönemde değişen, yenilenen ve vatandaşlara hizmet odaklı anlayışının güzel örneklerinin yansıdığı bültenlerimizin ilgililerle paylaşılması, çalı¬şanların motivasyonlarının yükseltilmesine fayda sağlayacaktır. Bu itibarla Medya İletişim Bürosu personelimizi emek ve çalışmaların¬dan dolayı kutluyor, Adana Adliyesi dergimizin ilk uygulamalar arasında müstesna bir yer tutacağına inanıyorum” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°