AİLE HEKİMLERİ: BİZLER DAYAĞI HAK ETMİYORUZ
Manşet Haber 3.04.2019 16:05:41 0

AİLE HEKİMLERİ: BİZLER DAYAĞI HAK ETMİYORUZ

AİLE HEKİMLERİ: BİZLER DAYAĞI HAK ETMİYORUZ






Adana’da 500’ü aşkın aile hekimi şiddet olaylarını
protesto etti, şiddet olaylarının önlenmesi için Sağlık Bakanına ulaştırılması
için İl Sağlık Müdürlüğüne dilekçe verdi. Aile hekimler, dayak yemeyi hak
etmiyoruz. İnsan sağlığı, insan haysiyeti, insan onuru içi çalışıyoruz”
açıklama yaparak Sağlık Bakanından şiddet olaylarının önlenmesini istediler.





Aile Hekimleri bu sabah Adana İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplanarak doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının önlenmesi amacıyla Sağlık Bakanlığına dilekçe verdi. Sayıları 500’ü aşan aile hekimleri  “Sağlıkta şiddet sona ersin”1, “Köleliğe hayır”, Aile Hekimliği bitirilmek isteniyor”, “Doktor Olduğumuza Pşman Etmeyin” yazılı dövizlerle sağlıkta şiddeti protesto ettiler.









Adana Aile Hekimleri Derneği Dr. Kadir Tuncel İl
Sağlık Müdürlüğü önünde yaptığı basın açıklamasında şöyle dedi:





“Bir ay içinde İstanbul’da bir meslektaşımız hasta
olmayan birine yalan beyanla rapor vermek istemediği için silahla tehdit edildi
ve darp edildi.





Samsun’da bir meslektaşımız işe giriş raporu düzenlemediği için  devletimizin bilgilendirme hattı olan 184 SABİM hattı aracılığı ile “kafasına silah dayayacağım” diyerek tehdit edildi.









İzmir’de Bir meslektaşımız “ ASM’ye gelmeyen “ bir hastanın eşini göndererek kendine ilaç yazdırma talebini reddettiği için darp edildi. Üstelik ilaç yazdırmak için gelemeyen hasta Dr’u darp etmek için yanına 10 kişiyi daha alarak gelmişti. Üstelik muayene olmak için, şifa bulmak için gelmesi gereken yere sopaları ile gelmişti. Üstelik kendisine şifa vermek üzere yemin etmiş meslektaşımızı ve beraber çalıştığı mesai arkadaşlarını, bir meslektaşımızın o an orada bulunan eşini ve çevreden yardıma gelen halkı da darp etti. 11 kişi devletin onayıyla  devlet adına çalışan meslektaşlarımızın halkımıza hizmet vermek için çalıştığı Aile Sağlığı Merkezinin camlarını kırdı, eşyalara zarar verdi. Yani 11 kişi tamamen organize olarak görevi başında olan ve tamamen kanunlara uygun bir hizmet veren sağlık çalışanlarına kasıtlı ve planlı şekilde fiili şiddet uyguladı. Sebep “ hastanın kendisinin gelmemesi” sonuç “ ilaç yazdırmak için gelmeyen kişinin  “ yanında 10 kişiyi de alarak planlı şiddet için ASMye gelmesi.









 Bu
saydıklarımızın hepsinde işini öz veri ile, kanunlara ve kaidelere uygun yapan
görevi başında meslektaşlarımız ve bunu hiçe sayan kanun tanımaz ve kanunlara
aykırı talepte bulunan sözde hastalar var.





Bu saydıklarımızın hepsinde devleti temsil eden sağlık
çalışanları ve usulsüz talepleri olan kişiler var.





Bu saydığımız olayların  hepsi önünde bayrağımızın dalgalandığı ve devletin onayı ile çalışılan birimlerde oluyor.









Evet biz sağlık çalışanları bir yemin ettik. Bu
yeminde deontoloji var, bu yeminde etik var, bu yeminde şifa vermek var. Bu
yeminde “ hasta hekim arası kutsal ve güvene dayalı muayene var. Önce zarar
vermeme var.





Ama bu yeminde 
hastanın her istediğini yapmak yok! Bu yeminde kişinin kendisi gelmeden
işlem yapmak yok! Bu yeminde kanunlara aykırı işlemler yok! Bu yeminde yalan
beyanla çeşitli raporlar hazırlamak yok!





Savaşta bile dokunulmazlığı olan sağlık çalışanları
artık görevi başında şiddete maruz kalıyor. Sözel şiddete maruz kalıyor. Tehdit
ediliyor. Darp ediliyor ve maalesef öldürülüyor!





Biz öz veri ile çalışan sağlık çalışanları ve onların
temsilcileri olarak diyoruz ki:





Etkin, caydırıcı, ertelemesiz ve uygulanabilir sağlıkta şiddet yasası bir an önce çıkarılmalıdır. Yeni yasada sözel şiddet, sosyal medya, görsel ve yazılı basında yapılan yanlı, hedef gösteren, halkı galeyana getiren, asılsız ithamlarda da cezai yaptırımlar olmalıdır.









Bu yasa düzenlene kadar mevcut yasalarda var olan
cezalar en üst düzeyde uygulanmalıdır.





Kanunlara uygun görev yapan meslektaşlarımız
korunmalıdır. 184 SABİM hattı asıl amacına uygun olmalıdır. Şikayet hattı
olmaktan çıkıp sağlıkla ilgili bilgilendirme hattı olmalıdır.





Bizler yöneticilerimize sesleniyor ve diyoruz ki yapılacak her değişiklikte sahada uygulayıcı olan bizler diyaloğa hazırız. Uygulama esnası her konuda yaşadığımız sorunları ve çözüm önerilerimizi sizlerle paylaşmaya hazırız. Çalışanını memnun edemeyen ve koruyamayan hiç bir sistem başarılı olamaz!









Biz Halkımızın sağlığını korumak için çalışmaya devam
etmek istiyoruz.





Bu gün illerimizde iş bıraktık. Bu gün burada Türkiye nin bir çok yerinden gelen ve kalbi bizimle olan tüm sağlıkçılarla birlikte şiddetin karşında dimdik duruyoruz!! Sayımız giderek artıyor. Hep birlikte burada ve illerimizde basın açıklamaları yapıyor ve sessiz kalmayacağımızı haykırıyoruz. Birliğimizi devam ettirecek, daha güçlenecek , sağlıkta şiddet’i bitirmek için daha yapmadığımız ne kaldıysa onu yapacağız diye söz verdik ve sözümüzü tutuyoruz, iş bırakıyoruz, tutacağız, sessiz kalmayacağız!!! “









Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Kadir Tuncel, İl
Sağlık Müdürlüğünde bulundukları sırada Sağlık Bakanının talimatı ile
işyerlerinde tüm aile hekimleri hakkında işlem başlattıklarını, aile sağlığı
merkezlerinin denetlendiğini de ifade ederek, “Hepimizi denetliyorlar. Sağlık Bakanına
buradan sesleniyorum. Biz aile hekimleri Dayak yemeyi hak etmiyoruz. Eğer
hakkımızda işlem yapılacaksa önce benim hakkımda işlem başlatılsın, işten
atılacaksa önce beni atsınlar. Benden başlayacaksınız, atacaksınız. Bizler
insan sağlığı, insan haysiyeti, insan onuru için çalışıyoruz” diye konuştu.





(Haber ve Fotoğraflar: İsmail
BAŞKAN/www.adanaulus.com)



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°