ALTIN ÜRETİMİ YÜZDE 70 ARTTI
Manşet Haber 11.01.2018 12:43:04 0

ALTIN ÜRETİMİ YÜZDE 70 ARTTI

ALTIN ÜRETİMİ YÜZDE 70 ARTTI

Altın fiyatlarında yükselişte rekorların yaşandığı 2017 yılında Darphane'nin altın üretiminin yaklaşık yüzde 70 artışla 12 milyon 137 bin 216’ya ulaştığı belirlendi.
Interpress’in Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü verilerinden derlediği bilgilere göre, geçtiğimiz yıl Darphane'nin ürettiği altınların toplam ağırlığının ise 41,8 ton olduğu tespit edildi. Altın üretiminin bir önceki yıl olan 2016’da adet bazında 7 milyon 177 bin 348 adet miktar bazında ise 24,9 ton olarak gerçekleştiği saptandı.
Geçen yıl adet bazında en çok artışın yaşandığı dönem bahar ve yaz ayları olurken en yüksek üretimin 2 milyon 656 bin 105 adetle Mayıs ayında olduğu belirlendi. Çeyrek altın üretimi de geçen yıl 2016'ya göre yüzde 71 artış kaydettiği görüldü. Darphane'de 2017 yılında 29,7 ton ziynet, 12,2 ton sikke ve 12,7 kilogram da gram altın üretimi gerçekleşirken, geçen yıl üretilen ziynet altının 7 milyon 762 bin 860 adeti çeyreklik, 1 milyon 105 bin 15'i yarımlık, 1 milyon 307 bin 385'i birlik, 165 bin 540'ı ikibuçukluk, 2 bin 604'ünün de beşlik olarak kayıtlara geçtiği anlaşıldı. Sikkenin ise 214 bin 200'ü çeyreklik, 40 bin 230'u yarımlık, 1 milyon 503 bin 112'si birlik, 2 bin 940'ı ikibuçukluk, 20 bin 610'unun ise beşlik olduğu tespit edildi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°