AMERİKA KATİL: SUİKAST, DARBE, İŞGAL

AMERİKA KATİL: SUİKAST, DARBE, İŞGAL


Bu yazının ana konusu Venezuela’daki Amerika’nın darbe girişimidir (23 Ocak 2019). Bu darbe girişimiyle 12 Mart, 12 Eylül, Afganistan, Mısır, Irak, Libya, Suriye, Brezilya, Kolombiya, Balkanlar… dünyadaki ne kadar karanlık olay varsa, her nerede bir savaş varsa, bir tarafından ABD-NATO-Kontrgerilla çıkmaktadır. Siyaset ve ekonomi emperyalist saldırganlığın yumuşak araçlarıdır. Bununla iş bitirilemezse darbeler, doğrudan müdahaleler, işgaller başlatılmaktadır.





Askeri veya sivil darbelerin birinci ayağı iç istikrarsızlaştırma, suikastlar, cinayetler, iç çatışmaları kışkırtma olup sonra huzur ve demokrasi kayboldu diye ana oyun oynanmaya başlamaktadır. ABD başı çekmekte, NATO ve AB ülkeleri onun kuyruğuna girmekte, ABD kontrolündeki manda devletler de, başta Almanya, Güney Kore ve Japonya olmak üzere aynı koroya katılmaktadır.





Küba, Nikaragua, Bolivya, Venezuela… ABD politikalarına ters düşen kim varsa, bağımsızlıkçı sosyal demokratlar dahil ABD’nin yumuşak sert hedef tahtasına oturtulmaktadır. Dün Mısır’daki darbe, Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişimi, Brezilya’daki yumuşak darbesi, bugün Venezuela.





İktidarlar, hegemonya, cinayet, katliam ve saldırganlık iç içe geçmektedir.





Türkiye’deki cinayetlerin pek çoğunda da “Batı” çıkarları söz konusudur, salt içsel siyasal kargaşalar değildir. En son Rus elçinin öldürülmesi de bu örneklerden biridir.





Sadece yakın tarihte ocak ayında işlenmiş cinayetleri-suikastları ele alırsak: 19 Ocak Hrant Dink, 24 Ocak Uğur Mumcu, Gaffar Okkan, 31 Ocak Muammer Aksoy’ların öldürülmesi, katledilmesi.





Cumhuriyet’in bir haberinden (22.10.1999) Hrant Dink’in ölümü üzerine Yusuf Ter’in 22.01.2007’deki aktarımıyla “suikast kurbanı aydınlar ve gazeteciler” listesi uzundur, liste 1905’ten başlamaktadır:





ADI -YAYIN ORGANI- YERİ- TARİH





Tevfik Nevzat -Hizmet -Adana - 1905,
Hasan Fehmi Bey -Serbesti -İstanbul 6 Nisan-1909,
Ahmet Samim -Sada-ı Millet -İstanbul - 9 Haziran 1910,
Zeki Bey -Serbesti-Şehrah -İstanbul - 10 Temmuz 1911,
Şair Hüseyin Kami-Alemdar-Konya - 1912,





(…)





Sayfettin Tepe -Yeni Politika -Bitlis -29 Ağustos 1995,
Metin Göktepe -Evrensel -İstanbul -8 Ocak 1996,
Yemliha Kaya -Halkın Gücü -İstanbul -27 Temmuz 1996,
Mehmet Topaloğlu -Kurtuluş -Adana -28 Ocak 1998,
Ahmet Taner Kışlalı Cumhuriyet -Ankara -21 Ekim 1999” şeklinde liste devam etmektedir.





Listenin o gün için son ismi H. Dink’tir. “Hrant Dink 19 Ocak 2007’de Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Agos gazetesinin çıkışında, öğle saatlerinde kimliği belirsiz bir şahıs tarafından kafasına sıkılan 4 el ateşle yaşamını yitirdi. 17 yaşındaki katil zanlısı (…)” diye devam eder.





Adana’da 1905’teki Gazeteci Aydın Cinayeti





Listenin başında Adana’da geçen bir cinayet bulunmaktadır. Tevfik Nevzat -Hizmet -Adana – 1905. Nevzat’ın biyografisinde şu notlar vardır: “İzmir Lisesi’nde ders verirken, ‘Ne zaman bu bayrağı elimize alıp, ‘Cumhuriyet’ diye bağıracağız.’ dediği ifade edilir (…) Cesurdur, gözü pektir, okumayı çok sever. Çok iyi Arapça, Farsça, Fransızca bilir. (…) oruç tutmadığını saklamaz, eşiyle başı açık olarak açık alanda oturur. (…) Çoğu kez tek başına üstlendiği “Hizmet gazetesi”, Babıali tarafından, müddetli müddetsiz, sık sık kapanır (…) Sultan II. Abdülhamit idaresinin baskıları yüzünden Avrupa’ya firar eder. Orada “hizmet” gazetesini basmaya devam eder. (…) Sonrasında II. Abdülhamit onu affeder ama hürriyetçi fikirlerinden dolayı takiptedir. (…) Son tevkifinde Şair Eşref ile birlikte İzmir’de tutuklayıp İstanbul Sultan Ahmet Umumi Hapishanesine koyarlar. Haklarındaki suçlama ihtilal hazırlamak ve padişahın şahsına suikast hazırlamaktır. Avrupa’ya firarı da sorgulanır. Üç yıl ceza alır. (…) Cezası kalebentlik iken Adana umumi hapishanesinde tutulur, üç yıl kürek cezası çeker. (…) Mahkumiyetini bitirmeye iki üç ay kalmışken, 17 Mayıs 1321’de (1905) hapishanede öldürülerek, intihar etti, diye duyurulmuştur. Mezarı Adana’dadır. Tevfik Nevzat’ı ölünce, izini yerini bütün bütün kaybettirmek için kimsesizleri koydukları yere gömerler. Meşruiyetten sonra Adanalılar, kendisine bir kabir yaptırmış ve üstüne de; ‘Şehidi Hürriyet İzmirli Tevfik Nevzad’, yazılmıştır. Daha sonra, Adana Ziraat Mektebine müdür olan Nevzat’ın büyük damadı, Ziraatçı Rahmi Öke tarafından, güzel bir törenle, Tevfik Nevzat’ın kabri, asri mezarlığa nakledilmiştir.” (Açık kaynaktaki daktilo ile yazılmış biyografisi: https://core.ac.uk/download/pdf/38327681.pdf)





Gazetecisini aydınını öldürtmenin, cinayetlerin, baskıların sonu iyi değildir.





Türkiye’nin Venezuela’da mevcut Başkan Maduro’nun yanında durması yerindedir. Otadoğu’daki İslamcı görünümlü terör dahil gazeteci ve aydınlara yönelik suikastlar, halkların birbirine düşürülmesi, darbe ve savaşların bir tarafında emperyalizm bulunmaktadır, onun başrolünde ABD-NATO ve yerel iş birlikçileri yer almaktadır. Dünyanın demokratikleştirilmesi, şiddet ve savaşların azaltılabilmesinin öncelikli yolu emperyalizm ve onların kurumlarının aşılması, ABD halkı dahil tüm dünya halklarının özgürleştirilmesinden geçmektedir.





Venezuela’dan AKP ve hepimiz için çıkarılacak çok ders vardır. İç istikrarsızlığın kaynağı suikastlar, kamplaşma, bölgesel kargaşalara karışma veya bunlara taraf olma, iç sorunlarını kaşıma… Çözüm yolu demokrasiyi tüm kurum ve mekanizmaları ile güçlendirmek, sorunları barışçıl yollardan çözmek, seçimleri doğru düzgün yapmak, eşitlikçi özgürlükçü bir güven ortamında iç barışı sağlamaktır. Aksi takdirde eninde sonunda ABD’ye, emperyalistlere yem olmaktan veya çok ağır bedeller ödemekten gayrı bir yol kalmamaktadır.





Çoluk çocuğumuza, irademize, halklarımıza, hak ve özgürlüklerimize, bağımsızlığımıza sahip çıkalım.



Adnan Gümüş

10.02.2019 22:06:31

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI