Japonya Bakanlar Kurulu Ulusal güvenlik stratejisini 2013 yılında onaylamış ve savunma harcamalarını artırma kararı almıştı. Şinzo Abe, muhafazakâr ve milliyetçi çizgide ve anayasal hükümlerle askeri gücü sınırlanan Japonya’nın geleneksel politikasının dışına çıktı. O günden bu yana Japonya askeri alanda ön plana çıkmak uğraşı veriyor. Uzakdoğu'da Çin'den sonra en fazla askeri harcama yapan ülke konumunda. Oysa herkes japonya'yı 2. dünya savaşından bu yana askeri harcaması en düşük ülkelerden biri olarak bilir. Ancak gerçek hiç de öyle degildir. Japonya'nın geleneksel politikalarını değiştirmesinin net yansımalarından biriside Toyota’nın üretimlerine yansımasıdır. Her ne kadar tersi iddia edilse bile iç karışıklıkların hüküm sürdüğü tüm pazarlarda Toyota isyancı ve terörist gruplara sağladığı araç ve gereçle tüm dünyanın dikkatini çekti. Distribütor, aracı ağları ağları ve isimleri incelendiğinde durumu daha net anlamak mümkündür.
Japonya silah ihracatı kısıtlamaları nedeniyle bir yandan o kuralı gevşetme diğer yandan da görünürde askeri teçhizat olmayan araçların satışı ile pazarda önemli bir pay edindi ve bu konuda lokomotif firmasıda Toyota oldu. Düşünün ISID gibi bir örgüt ile yan yana koyacak marka arasanız aklınıza doğrudan Toyota geliyor. Hangi firma bu algı pekişsin ister?. Bu ancak büyük paraların döndüğü piyasalarda mümkündür. Arazi araçları üçüncü dünya'nn ve terör gruplarının en önemli savaş aracı durumuna gelmiş bulunuyor. Afganistan, Pakistan, Libya, Çad, Somali, Sudan, Pakistan, Nikaragua, Kongo, Ruanda, Etiyopya, Yemen, Guatemala, Suriye, Lübnan, Irak, nerede karışıklık var ise orada Toyota’yu ve son dönemlerde diğer markaları görüyorsunuz. Araziye uyumu küçük değişikliklerle silahlı bir güce dönüşmesi, geleneksel sabit mevziler yerine adeta hareketli mevziler oluşturması ve teknik nedenler tercih nedeni. Ülkeler destekleri silahlı gruplara öncelikle bu arazi araçlarını veriyor. Silahlı gruplar zorlu arazi koşullarında hareketli bir şekilde bir ordu birliğinin günlerce sürede alacağı mesafeyi birkaç saatte alarak ölüm saçabiliyor. Bu pazarı keşfeden diğer üreticilerde Toyota tekelini kırmak için uğraş veriyor. Ancak henüz bu konuda başarılı olmasalar da artık TV’lerde yayınlanan savaş sahnelerinde onlarda boy göstermeye başladılar. Her gece milyarlarca insan TV’lerde bu markaların savaşlarını, gizli reklamlarını izliyor. Her gün yüzlerce fotoğraf bu markalarla beraber servis ediliyor.
Kapitalist ekonomiyle yayılmacı emperyalist politikalar arasında doğrudan bağlar vardır. Savaş sanayisi kapitalist ekonomileri besleyen durgunluktan çıkmalarına hizmet eden ve yeni pazarlar yaratan bir alandır. Keynes’in krizden çıkmada “çukur kaz çukur doldur” önermesinin yerini günümüzde savaş, çatışma yarat, tarafları birbirine kırdır sonra yeni düzen kur ve kontrol et, pazar sürekli dinamik kalsın ve senden beslensin anlayışına dönüşmüştür.
Kirli savaşların ürünleri ve sonuçlarını her gün tv, internet medya aracılığı ile izlerken görünen ve görünmeyen marka savaşlarına da tanıklık ediyoruz. Savaş meydanlarında kullanılan malzeme, araç, gereç her türlü detay içilen su, kullanılan gözlük, giyilen ayakkabı dâhil ile sanki bir reklam kuşağı izliyoruz. Bakarsınız gelecekte savaşlar televizyonlarda yayınlanırken sanal reklam uygulamaları, savaş sponsorlarının reklamları eşliğinde izleriz ne dersiniz? Bu kadar da olmaz diyebilir misiniz?
