AVRUPA’NIN EN BÜYÜK  REAKTİF BOYA ÜRETİCİSİ
Manşet Haber 7.09.2018 16:16:12 0

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK REAKTİF BOYA ÜRETİCİSİ

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK REAKTİF BOYA ÜRETİCİSİ

Dünya tekstil üretiminde ilk 5 ülke içerisinde yer alan Türkiye, bu pazarda %3.3 paya sahip. Tekstil boyarmadde tedariğinin ise büyük bölümünü yurtdışından ithal eden Türkiye, başarılı Türk üreticilerin yaptığı yatırımlarla, pazar payını büyüterek bu alandaki yurtdışı bağımlılığını azaltıyor.
Adana merkezli Kimsoy A.Ş., bu alanda Avrupa’nın en büyük üreticisi haline geldi. Hammadde alımından son ürün noktasına kadar teknolojik ekipmanlarla kontrol edilerek üretimden çıkan ürünleri, özellikle yurtdışı pazarlarda temiz tekstil ve sürdürebilir tekstil konusunda tercih ediliyor. Hammadde tercihi yayınlayan birçok yabancı markanın listesinde yer alan Kimsoy, Türkiye’de de öncelikle “Türk Malı” hammadde kullanmayı seçen markalar için tercih sebebi oluyor. Ar-Ge yatırımlarının devamlılığı ve kaliteli üretim ile Türkiye’nin kimya sektöründe dışa bağımlılığının daha da azalacağını vurgulayan firma, hedefini yılda 3500 ton üretime ulaşmak olarak açıkladı.
1997 yılında, Eksoy Kimya’nın Koreli ortağı Kisco ile Adana’da kurduğu Kimsoy, bu senenin son çeyreğinde devreye alacağı yatırımıyla daha da büyüyecek. Şu anda selülozik elyafların boyanmasında kullanılan reaktif boyaları, yıllık 2200 ton kapasiteyle üreten tesis, devreye alınacak yeni reaktör ve soğutma hattı sayesinde 3500 ton yıllık kapasiteye ulaşacak. Kimsoy bu kapasiteyle Avrupa’nın en büyük reaktif boya üreticisi konumunu sağlamlaştırdı.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°