AVUKATLARDAN HAVA KİRLİLİĞİNE MASKELİ PROTESTO
Manşet Haber 12.01.2019 08:22:01 0

AVUKATLARDAN HAVA KİRLİLİĞİNE MASKELİ PROTESTO

AVUKATLARDAN HAVA KİRLİLİĞİNE MASKELİ PROTESTO






Adana
Barosu Çevre ve Kentlesme Komisyonu ve avukatlar maskelerle hava kirlligine
dikkat çekip, kömür yakılmasına son verilmesini ,bunun yerine ekolojik-çevreci
-yenilenebilir yöntemlerle üretilecek elektriğin yoksul ailelere ücretsiz
verilmesini istedi.





Adana
Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu, Adana Valiliği’nin dağıttığı ucuz kömürün
hava kirliliğine etkilerine dikkat çekip dağıtımın durdurulmasını istedi. Adana
Adliyesi Taş Bina önünde bir araya gelen avukatlar, hava kirliliğini anlatan
dövizleri taşıyıp maske taktı.









Yılın
her döneminde kronikleşmiş olan hava kirliliği sorununun kış aylarında insan
sağlığı için tehlikeli evreden öldürücü evreye geçtiğini savunan Adana Barosu
Çevre ve Kentleşme Komisyonu Başkanı Av. Sevda Sevilmiş, hava kirliliğinin
insan sağlığı açısından en yakıcı mesele haline geldiğini vurguladı.





“Soluduğumuz
havadaki partikül madde değerleri açıklanan verilere bakıldığında yıldan yıla
artış göstermektedir. PM 10 ve PM 2.5 değerleri partiküllerin mikron
düzeyindeki büyüklükleridir ve kana karışmasıyla pek çok çevre ve sağlık
sorununa daha neden olmaktadır” diyen Av. Sevilmiş, hava kirliliğine maruz
kalanların kalp ve solunum yolu hastalıkları, felç, kanser ve benzeri
hastalıklara yakalanma ve erken ölüm riskinin arttığına dikkat çekti.





Av.
Sevilmiş, hava kirliliğin çocuklarda da beyin gelişimini etkilemekte ve onlarca
kronik hastalığa yol açtığını belirtti.





Adana’nın
zehir soluduğunu ve Adana Valiliği’nin hava kirliliği raporlarında bunu
gösterdiğini anlatan Av. Sevilmiş, “En kısa sürede kentimiz insanlarının temiz
ve sağlıklı bir havada nefes alabilmeleri sağlanmalıdır” dedi.





'ZEHİR
SOLUYORUZ'





Hava
kirliliğinin tüm herkesi tehdit ettiğini belirten Av. İsmail Hakkı Atal, hava
kirliliğine karşı önlem alınmasını istedi.





Av.
Atal,”Dünya sağlık örgütü 20 mikrogram/m3 saglığa zararlı sınır deger
belirlemişken Adana'lının soluduğu 500 ile 800 mikrograma kadar çıkıyor .





Hava
kirliliği , yeni yılın ilk günlerinde şiddetini ve yoğunluğunu arttırarak ,
ciğerlerimizi yakarak Adana'nın üzerine bir karabasan gibi çöktü. Adeta zehir
soluyoruz' dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°