AVUKATLARIN OTOPARK SORUNU ÇÖZÜLÜYOR.
Manşet Haber 12.12.2018 21:22:07 0

AVUKATLARIN OTOPARK SORUNU ÇÖZÜLÜYOR.

AVUKATLARIN OTOPARK SORUNU ÇÖZÜLÜYOR.



Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük ve yönetim kurulu üyeleri Bölge AdliyeMahkemeleri Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun’u ziyaret ederek, avukatlarınyaşadığı sorunları iletti.
Adana Bölge Adliye Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun,  Baronunziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, avukatların yargının üç sacayağından biri veadliyelerin vazgeçilmez bir parçası olduğunu dile getirerek, adaleteerişimin sağlıklı bir şekilde sağlanması ve mesleklerini en iyi şekildeyerine getirmek için adliyeler içerisinde sağlıklı mekanlar ayrılmasıgerektiğini dile getirdi.
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, meslektaşlarının otopark sıkıntısı yaşadığını,yağmur ve çamur içerisinde, uzun mesafelerde yürünerek veya yol kenarınaaraç park edilerek, hem tehlikeli, hem de trafik cezası ile karşılaşmariski altında avukatlık görevini ifa etmeye çalıştığını ve bu konuda çözümbeklediklerini iletti.
Bölge Adliye Mahkemesinde meslektaşlarının kullanımına açık bir otoparkın,binaya uzaklığı, yeterli olmaması, zemininin çamur olmasından ötürüsıkıntı yaşandığı, avukatlara ayrılan otoparkın zemininin asfalt veyaparke taşı yapılmasının, otopark alanının karşısında yer alan bina kapısınınaçılarak kullanılmasının sorunları çözeceği vurgulandı.
Baronun aktif çalışan avukat sayısının 2 bin 650, ile 500 stajyer avukatlarıolduğunu belirten Av. Veli Küçük, 'Hakim, savcı, avukat veyurttaşlarımızın otopark girişleri ise yağan yağmurda 'çamur deryası'haline dönüşüyor. Meslektaşlarım araçlarını park edecek 
yer bulmakta bir hayli güçlük çekiyor.  Meslektaşlarım her günbana  'artık tarladan çıkıp adliye binasına çamurluayakkabılarla gitmekten  bıktık' diyorlar. Bu konuda acil birçözüm bulunmasını istiyoruz' dedi.
Adana Bölge Adliye Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun otoparkınzemini için Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüştüklerini, otoparkdüzenleme taşlarının geldiğini, kısa süre içinde asfaltın da yapılaraksorunun çözüleceğini ifade etti.
Bölge Adliye Mahkemesinin yağan yağmurun etkisiyle çatısından sular akmayabaşlaması ve diğer sorunlar da konuşuldu.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°