BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?
Manşet Haber 16.03.2019 23:12:33 0

BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?

BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?






Çukurova
Üniversitesi(ÇÜ) Türkoloji Araştırmaları Merkezi (ÇÜTAM) Kültür Evi’nin bu
haftaki konuğu, ÇÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Dr. Öğretim
Üyesi İsmail Güneş oldu. Güneş, “Başka Bir Dünya Mümkün mü? Paylaşım Ekonomisi”
konusunu ÇÜTAM katılımcılarıyla paylaştı.





Konuşmasına, başka
bir dünyaya neden gerek duyulduğunu ifade ederek başlayan Güneş, öncelikle
ekonomilerimizin artık yerel olmadığını, küresel kaynakların tamamen
unutulduğunu, denizler, okyanuslar, ormanlar, hava, tarihî-kültürel yapılar,
dünya barışı, okyanuslar, ormanlar ve denizlerin tehdit altında olduğunu
söyledi.





Güneş küreselleşmenin tanımını yaparak, “Sermaye hareketlerinin serbest olduğu, ulusal ekonomilerin finansal piyasaların etkisine girdiği düzene küreselleşme denilir. Ancak        küreselleşmeyen birkaç faktör vardır ki o da emek ve işgücüdür.”  dedi.









Küreselleşmenin ciddi bir sorun olduğunu ifade eden Güneş, küresel soruna çözüm olarak yeşile hasret şehirlerimizin dönüştürülmesi, enerji sistemimizin, üretim-tüketim sistemimizin ve özellikle de gıda sistemimizin değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Güneş bu sorunun beraberinde paylaşım sorununu da getirdiğini ifade ederek, dünyaya hakim olan yeni sistemlerin paylaşmayı unutturduğunu söyledi. Üretim ve tüketimin büyük bir kısmının israf olarak karşımıza çıktığının altını çizen Dr. Öğretim Üyesi Güneş, böyle bir sistem içinde başka bir dünya yaratmak için insanların birlikte hareket ederek özlerini yeniden keşfetmeleri gerektiğini sözlerine ekledi. Güneş, bunun için de yenileyici ve bölüştürücü yapıda ekonomilere ihtiyacımız olduğunu ifade etti. Güneş, bu dünyanın döngüleri içinde işleyen, kaynakların asla tükenmediği, tekrar tekrar kullanıldığı ve güneş ışığı ile çalışan ekonomiler oluşturulmasının gerekliliğini belirterek sunumunu tamamladı.









Katılımcılardan
gelen soruları da yanıtlayan Dr. Öğr. Üyesi İsmail Güneş’e katkı ve
katılımlarından ötürü Merkez Müdürü Prof. Dr. A. Deniz Abik ve ÇÜTAM’ın Yönetim
Kurulu üyelerinden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. H. Mahir Fisunoğlu tarafından
plaket takdim edildi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°