BOZUK GIDAYA 3 MİLYAR 793 MİLYON LİRA CEZA!
EKONOMİ 14.07.2018 18:38:56 0

BOZUK GIDAYA 3 MİLYAR 793 MİLYON LİRA CEZA!

BOZUK GIDAYA 3 MİLYAR 793 MİLYON LİRA CEZA!

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizde her geçen yıl biraz daha artan ‘gıda terörü’ sorununu, TBMM gündemine taşıdı. Gürer’in konuyla ilgili yazılı soru önergesine verilen yanıtta, 2017 yılında yapılan denetimlerde gıda işletmelerine 3 milyar 793 milyon 692 TL tutarında idari para cezası kesildiği açıklandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yazılı soru önergesinde, “2017 yılında gıda ve ilaç gibi bozulma çürüme ve son kullanma tarihi geçmesi nedeni ile imha kararı verilen emtia tutarı ve dağılımı nedir? Bu konuda sorunun azamiye indirilmesi için çalışma yapılmakta mıdır? Denetimlerde süresi geçtiği halde imha edilmediği saptanan yaptırım uygulanan var mıdır?” şeklindeki soruların yanıtlanmasını istedi.
Gürer’in önergesine verilen yanıtta, “5996 sayılı Kanun'un 40'ıncı maddesinin 1 'inci fıkrasının d bendinde yer alan 'Resmî kontrol sonucu bozulduğu, kokuştuğu, ambalajı ürüne zarar verecek şekilde hasar gördüğü, son tüketim tarihi geçtiği tespit edilen ürünlerin piyasada bulunması, satışa veya tüketime sunulması hâlinde işyeri sahiplerine bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ürünlere el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.' hükmü gereği gıda işletmelerine 2017 yılında toplam 3.793.691 TL tutarında 2.351 adet idari para cezası uygulanmıştır” denildi.
Son tüketim tarihi geçtiği tespit edilen gıda maddelerinin tüm masraflarının sahibi tarafından karşılanmak üzere piyasadan toplattırılarak mülkiyetinin kamuya geçirildiğinin belirtildiği açıklamada, “Mülkiyeti kamuya geçirilen gıdanın başka bir suretle değerlendirilmesi mümkün değil ise Bakanlığımız gözetiminde ürünler imha edilmektedir” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Bakanlığımızca, İlaç Takip Sistemine 2018 yılı içerisinde geçilmiş olup, bu sistemle veteriner tıbbi ürünlerin son kullanma tarihi geçmiş veya bozulmuş olanlarının kullanımı kısıtlanmıştır. Yapılan denetimlerde süresi geçtiği halde imha edilmeyen veteriner tıbbi ürünler için ulaşmış bir veri de bulunmamaktadır.
Bitki koruma ürünlerinin satış yerlerinde Bakanlığımızca yapılan kontrollerde son kullanım tarihi geçmiş ürünlerin tespit edilmesi durumunda bayi veya toptancıya gerekli idari yaptırım uygulanmakta, ürünler yedi emine alınarak sahipleri tarafından imha süreci başlatılmaktadır.
Son zamanlarda bitki koruma ürünleri ile ilgili yaşanan problemler ve bitki koruma ürünleri ile ilgili izlenebilirliğin bir sorun haline gelmesi gibi nedenler göz önünde bulundurularak Bakanlığımızca oluşturulan karekod sitemini içeren Bitki Koruma Ürünleri Takip Sistemi belirli bir takvim çerçevesinde 01.01.2018 tarihi itibariyle uygulamaya konulmuştur.”
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin de gıda terörü olduğuna dikkat çekti. Ülkemizde bazı gıda ürünlerinin sahte, bozuk ve sağlığa zararlı bir şekilde tüketime sunulduğunu belirten Gürer, “Sütsüz peynir, sahte bal gibi çok sayıda ürünün varlığı ve tüketiciye sunulduğu bir gerçektir. Bu konuda ilgili birimlerin denetimleri daha sık ve çözüm odaklı yapması yurttaşlarımızın sağlığı açısından büyük önem arz etmektedir” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°