BU NASIL DÜZEN?

BU NASIL DÜZEN?

Ortadoğu coğrafyasında soygunlar, vurgunlar, talanlar, yüzyıllardır doğal hayatın bir parçası haline gelmiş. O derece kanıksanmış ki, “adam yiyor ama iş yapıyor” sözü prim yapar olmuş.


İktidara geldiklerinde beş kuruşluk servetleri yoktur. Soluk, yıpranmış bir takım elbiseyle girerler politikaya. İktidardan ayrıldıklarında karun kadar mal mülk sahibi olur, dünyanın sayılı zenginleri arasına girerler.

Panama gibi ülkelerde offshore hesapları açarlar.

İsviçre bankalarının hatırı sayılır müşterileri olurlar.

Yeni servetini develere yükleseniz götüremez hale gelir.

“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin” demiş, Tevfik Fkret.

Mahzuni Şerif ise: “Soyulmadık bir derimiz kalmıştı / Soyun babo soyun meydan sizindir / Hiç bir canlı kardeşine kıyamaz / Kıyın babo kıyın meydan sizindir…” diyerek türkülere dökmüş düşüncelerini.

Bu ahlaksızlardan bazıları, çalıp çırpanlar, tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenler, günahlarını azaltmak için utanmadan, sıkılmadan birkaç kez Mekke Medine turu, sayısız umre yaparak vicdanen rahatlarlar. Ancak, sıradan halkın dini duygularını zayıflatırlar.

Diğer bazıları ise; suçlarını örtmek için en büyük Atatürk’çü olurlar. Hırsızlıklarını Atatürk nutuklarının arkasına gizlerler. İyiniyetli, dürüst halkın gözünde Mustafa Kemal yıpranır.

Bu hırsızlar öyle uyanıktır ki, kamu servetinin bir kısmını da sıradan halkın çalmasına, kullanmasına göz yumarlar ki, onların gıkı çıkmasın. Yani, suça ortak ederler onları.

Esnaf vergi kaçırır, işveren çalışanının sigorta primini ödemez, görmezden gelirler, sonra da bir af çıkarırlar. Ödenmeyen vergiler, sigorta primleri, su ve elektrik borçları affedilir.

Çalma olanağı olmayanlara da şeker, çay, makarna fileleri, bazı yerlerde çeyrek altınlar hediye olarak gönderilir. Üzerinde Başbakanlık yazan kömür çuvalları boy gösterir mahalle aralarında.

Asıl tehlikeli olan ise hırsızların örgütlü kesimlerdir. İşte size sağlık kesiminden bir örnek.

SGK Başkanı Dr. Mehmet Selim BAĞLI konuşuyor:

“Parayla bir hekimin çok fazla ilişkisi olmaz diye bilinir. Hele yolsuzlukla, usulsüzlükle hiçbir şekilde bunların yan yana gelmemesi gerekiyor.

Bir hastane düşünün 124 bin vaka gönderiyor, bunun 123 bini acil. Orada atom bombası falan patlamadı, olsaydı haberimiz olurdu.

Bir hastane düşünün, ölüyü tedavi ediyor.

Bir hastane düşünün, 60 yaşındaki teyzeye doğum yaptırıyor.

Evlenmemiş kızımız gidiyor sezaryen ameliyatı oluyor, ortada çocuk yok, bir çocuk buluyorlar. Geriye dönük resmi bir muamele, evlilik cüzdanı çıkartılıyor. MERNİS’e kayıt yaptırılıyor her şey yolunda. Faturayı gönderiyor. ’SGK bunu ödesin.’

Sözleşmesi feshedilen hastane hemen yargıya başvuruyor:

Hakim başlıyor teminat almaksızın, savunma almaksızın bütün tedbirlerimizi, fesih kararlarımızı ve ortaya koyduğumuz cezai şartlarımızın tedbirine karar veriyor. Feshediyoruz, tedbir kararı alınıyor. Cezai şart yazıyoruz, tedbir kararı alınıyor. Ödemesine bloke koyuyoruz, tedbir kararı alınıyor.

Sadece 1 vilayette denetlemişiz, eski parayla 5 trilyon usulsüz ödeme, 1 katrilyon cezai şart, tahsilatımız sıfır. Bir vilayette 25 müfettiş olabilir mi? Bir vilayette müfettiş ev kiralamış 3 yıldır orada.

Ölü adam nasıl tedavi edilir?

Cezaevindeki adam nasıl diyalize girer?

Almanya’daki insan nasıl böbrek ameliyatı olur?

Bunları görüyoruz, yakalıyoruz, tedbir kararı koyuyoruz, fesih yapıyoruz. Ondan sonra hemen toplanıyorlar, ortaklar kendi aralarında orada çalışanlara devir yapıyorlar. Yeni bir şirket olarak SGK ile sözleşme yapıyorlar.

Şeytan taşlamaktan salavat çekmeye vakit bulamadık.”

Sevgili halkımızın büyük çoğunluğunu bu vurgunlar ilgilendirmez. Çünkü çalınan kendi malı değil, devletin malıdır. Onlara öğretilmiştir ki: “devletin malı deniz, yemeyen domuz”dur.

Oysa o deniz bir gün bittiğinde kaybedecek olan yine halkın o büyük çoğunluğudur.

“Hasan dağı arpalıktır, eğer saban yürürse / Her derede bir değirmen, eğer suyu gelirse / Her köylüden birer tavuk, eğer köylü verirse / Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse.”

 

15 Kasım 2016

Mahmut TEBERİK

Mahmut TEBERİK

15.11.2016 23:05:56

YAZARLAR


DEMİRÇALI: YÜREĞİR’İ KAZANARAK TARİH YAZILACAK

"HALKÇI BELEDİYECİLİK BAYRAĞINI ADANA VE 15 İLÇEMİZDE DALGALANDIRACAĞIZ"

CHP ‘Lİ OYA TEKİN: SON SÖZÜ SİZ SÖYLEYİN

CHP’Lİ GÖÇMEN: SOSYAL BELEDİYECİLİĞİN TEMEL NOKTASI İNSAN VE HİZMETTİR

TZOB MART AYINDA ÜRETİCİ VE MARKET FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİ AÇIKLADI

ZEYDAN KARALAR: HİZMETTE SİYASİ AYRIM YOK

ENERJİSA’DAN "SEÇİM" AÇIKLAMASI

CHP İL BAŞKANI TANBUROĞLU: KAZANIYORUZ

ÇUKUROVA ÖDÜLÜ TYS BAŞKANI ÖZYALÇINER’E VERİLDİ

SEÇİME 3 GÜN KALA HATIRLADI!

“OMUZ OMUZA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ ”

“GAZETECİLER SEÇİM SONUÇLARINA ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR”

KEREM ŞAHİN TMMOB ADANA İKK SEKRETERİ

DEM EŞBAŞKAN ADAYLARI: ADANA’DA İTTİFAK YOK DEM PARTİ VAR!

TÜRKEŞ: ADANALILAR HİZMETİN EN İYİSİNİ HAK EDİYOR

CUMHUR İTTİFAKI 5’İ BİR YERDE

TEMİZLİK TAKINTISI NEDİR? KİMLER DE GÖRÜLÜR?