Ç.Ü AKADEMİSYENLERİ 10.SINIFLARA DERS KİTABI YAZDI
Manşet Haber 18.12.2018 14:08:44 0

Ç.Ü AKADEMİSYENLERİ 10.SINIFLARA DERS KİTABI YAZDI

Ç.Ü AKADEMİSYENLERİ 10.SINIFLARA DERS KİTABI YAZDI






Millî
Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü - Öğretim Materyalleri ve İçerik
Geliştirme Daire Başkanlığı tarafından sürdürülen, ‘Ortaöğretim Ders
Kitaplarının Yeniden Yazılması Programı’ kapsamında, Çukurova Üniversitesi (ÇÜ)
Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü Türkiye’de kurulan yedi
komisyondan biri olarak görev aldı. Bu kapsamda Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gonca
Ayık bir ekip oluşturarak Milli Eğitimin Müfredatına uygun kitap hazırladı.





2017
yılında milli eğitim müfredatının değişmesiyle birlikte Çukurova Üniversitesi
Matematik Bölümü olarak komisyon kurulduğunu ve kitap yazım işlemlerine
başlandığını bildiren Prof. Dr. Ayık, kendi ekiplerine düşen kısmın dokuzuncu
sınıf kitaplarını yazmak olduğunu belirtti. Geçtiğimiz yıl hazırladıkları 9.
sınıf kitabın komisyondan geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Ayık, bu kitabın Türkiye
çapında da dağıtılan bir kitap olduğunu ifade etti. 





“Yöresel
Bilgileri Kitabın İçeriğine Koyduk.”





Prof.
Dr. Ayık kitabın Anadolu Liseleri ve diğer liselere uygun olduğunu hatırlatarak
şunları kaydetti;





“Bu
yıl bu komisyon görevimiz devam etti 9-10 ve 11’i de yazdık, yazdığımız
kitapların üçü de talim terbiyeden geçti. Şu an dağıtılıp liselerde okutulan
10. sınıf kitap. Milli Eğitim Bakanlığı diğerlerini de belki önümüzdeki
yıllarda basacaktır. Kitapları yazarken iyi bir öğretmen ekibiyle birlikte
olmaktan mutluyum. Müfredat dâhilinde yazılan son zamanların en güzel
kitaplarından biri olduğunu düşünüyorum. ‘Matematik kitabı sadece matematik
kitabı değildir’; diyebilmek ve çocukların ilgisini çekebilmek için birazda
yöresel bilgileri kitabın içeriğine koyduk.  Matematik tarihinden
kişilerin hayatları ve bu toprakta yetişmiş kişilerden bahsettik. Örneğin Adana
/ Tarsus ilçesinde yetişmiş Ethem Çalışkan’ın Atatürk portesini kitaba koyup
bunu da bir problemin görseli olarak, problemi de fotoğraf üzerinden Ethem
Çalışkanın adını koyarak sorduk. Şu an okutuluyor, güzel dönüşler alıyorum bu
ekiple çalışıyor olmaktan çok mutluyum.”





Fen
Liselerine Yönelik Araştırmaya Dayalı Bir Matematik Kitabı Yazımı İşlemimiz Sürüyor.





Prof.
Dr. Ayık, şu anda hala komisyonla çalışmaya devam ettiklerini belirterek
matematik tarihi ve uygulamaları konulu fen liselerine yönelik araştırmaya
dayalı bir matematik kitabı yazımı işlemini de sürdürdüklerini ifade etti.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°