Ç.Ü’DEN ULUSLARARASI
Manşet Haber 12.12.2018 21:17:24 0

Ç.Ü’DEN ULUSLARARASI 'RHAPSODY' PİYANO FESTİVALİ

Ç.Ü’DEN ULUSLARARASI 'RHAPSODY' PİYANO FESTİVALİ






Çukurova
Üniversitesi I. Uluslararası 'Rhapsody' Piyano Festivali ve Yarışması
1-2-3- Nisan tarihlerinde Mithat Özsan Amfisi’nde gerçekleştirilecek. Yarışma
başvuruları 1 Ocak 2019’da başlayıp 15 Şubat’ta sona erecek…





Çukurova
Üniversitesi Devlet Konservatuvarı organizasyonunda gerçekleşen I. Uluslararası
'Rhapsody' Piyano Festivali ve Yarışmasının Onursal Başkanlığını ÇÜ
Devlet Konservatuvarı Müdürü Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı Prof.
Toğrul Ganioğlu yaparken organizasyon başkanlığını ise ÇÜ Devlet Konservatuvarı
Müdür Yardımcısı Sahne Sanatlar Bölümü Başkanı Piyano Ana Sanat Dalı Başkanı
Doç. Ülviyye Güler üstleniyor.





C-D-E
Kategorileri Birincileri 2019-2020 Sezonunda ÇDSO’nda Solist Olarak Sahne
Alacak.





Uluslararası
'Rhapsody' Piyano Festivali ve Yarışmasının jüri üyeleri ise
Azerbaycan Devlet Konservatuvarı Rektörü Prof. Dr. Farhad Badalbeyli,
Bulgaristan Sofya Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Ludmil Angelov, Ankara
Hacettepe Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Binnur Ekber, İstanbul Devlet
Konservatuvarı Öğr. Üyesi Prof. Eser Bilgeman Şakır ve Ünlü Piyano Sanatçısı
Cem Babacan’dan oluşuyor.





Yarışmanın
C-D-E kategorileri birincileri Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasının 2019-2020
Konser sezonunda solist olarak sahne alacak. Organizasyon komitesinden yapılan
açıklamaya göre son başvuru tarihinin 15 Şubat 2019 olduğu bildirilirken http://rhapsody.cu.edu.tr 
adresinden detaylı bilgi alınabileceği bildirildi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°