ÇELİKCAN ANTİK KENT MİSİS’İ TANITTI
Manşet Haber 19.10.2017 16:39:28 0

ÇELİKCAN ANTİK KENT MİSİS’İ TANITTI

ÇELİKCAN ANTİK KENT MİSİS’İ TANITTI

Lokman Hekimin yaşadığı topraklarda 5 yıldır süren arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkan Antik Misis Kenti, 7 bin yıl sonra kültür sanat festivaline ev sahipliği yapacak. Arkeolojik kazıları ve restarosyon çalışmalarını gazetecilere anlatan Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan ''Misisi Dünya Kültürel Mirasına kazandırıyoruz.'' şeklinde konuştu.
Prof.Dr.Anna Lucia D'Agata Ulusal Araştırma Merkezi ve Pisa Üniversitesinden Prof. Dr. Giovanni Salmeri' de katıldığı gezide açıklamalarda bulunan Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut
Çalışmaların 2012 yılında başladığını belirten Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan ''Adana Yüreğir Belediyesi’nin ana yükleniciliğinde, İtalyan Pisa Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi ve Kültür Bakanlığı destekleri ile 2012 yılında “Ölümsüzlük Şehri Misis Projesi” adıyla startını verdiğimiz arkeolojik çalışmalar, TKB (Tarihi Kentler Birliği) ‘En İyi Proje’ ve ‘Sürdürülebilir Proje’ ödülü aldı. Farklı bir çok medeniyete yurt olan ve İpek Yolu üzerinde bulunan Misis, tarihin tüm dönemlerinde şifa arayanların akın ettiği bir sağlık merkezi olmuş, doktor yetiştiren sağlık tapınakları ile ünlenmiş bir bölgeydi. Antik kentteki kazılar bu nedenle arkeoloji dünyasında tarafından yakından takip ediliyor.
ÇUKUROVA’DA TARİH GÜN YÜZÜNE ÇIKARILIYORmisis_festival_celikcan (4)
Misis’te, Lokman Hekimi’in ölümsüzlük formülünü Ceyhan Irmağı’na düşürdüğü rivayet edilen Tarihi Misis Köprüsü, Höyükler, Havraniye Kervansarayı, Lokman Hekim Camii, Ceyhan Nehri’nin doğu ve batısında yer alan değirmenler ve bölgenin yüzyıllar boyunca savunmasında en büyük rolü oynayan Kale surları ve müştemilatı bugüne kadar yüzeye çıkarılan kalıntılar arasında.
MİSİS KÖPRÜSÜNDE LOKMAN HEKİM TEMSİLİ
MİSİS AÇIK HAVA MÜZESİ OLACAK
“MİSİS, Tarihi Misis Köprüsü Höyük kazıları, Havraniye Kervansarayı, Lokman Hekim Camii, Doğu ve Batı Değirmenleri ile adeta bir açık hava müzesini andırıyor. Arkeolojik kazılar devam ettikçe tarihe ışık tutacak çok önemli eserlerin gün yüzüne çıkmasını heyecanla bekliyoruz. İlkini gerçekleştireceğimiz Uluslararası Ölümsüzlük Şehri Misis Kültür ve Sanat Festivali ile bu eseri sadece Türkiye'ye değil, tarihi ve doğal güzellikleriyle dünyaya tanıtmayı hedefliyoruz. MİSİS, turizm açısından Adana'ya ve Türkiye’ye önemli katkılar sağlayacaktır.'' diyerek hafta sonu yapılacak etkinliklere bütün Adanalı vatandaşları davet etti.misis_festival_celikcan (4)


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°