ÇETİN: ŞAMBAYADI’NIN İMAR SORUNU ÇÖZÜLDÜ
Manşet Haber 3.02.2019 15:36:21 0

ÇETİN: ŞAMBAYADI’NIN İMAR SORUNU ÇÖZÜLDÜ

ÇETİN: ŞAMBAYADI’NIN İMAR SORUNU ÇÖZÜLDÜ








Çukurova Belediye Başkanı ve Adayı Soner Çetin, Şambayadı, Kabasakal, Esentepe
bölgesindeki imar sorununun ortadan kalktığını açıkladı.





Halk Günü’nde vatandaşlarla buluşan ve birim müdürleri ile birlikte vatandaşların taleplerini dinleyen Soner Çetin, 24 yıldır çözüme kavuşturulamayan Adana’nın Şambayadı, Kabasakal, Esentepe bölgesindeki imar sorununun ortadan kalktığını müjdeledi. Çetin, “Adana’nın en büyük sorunlarından biri olan Şambayadı, Kabasakal ve Esentepe bölgesinin imar sorununuzu çözdük, onay geldi. Büyükşehir Belediyesi’nde onaylanmasının ardından Tapu ve Kadastroya gidecek. 16 bin hak sahibini, yıllardan beri umudunu oraya bağlayan vatandaşlarımızı ilgilendiren bir konu bu. Uzun uğraşlarımızın sonucunda onay yazısını aldık. Süratle tamamlayıp, hak sahiplerine tapularını dağıtmaya başlayacağız. Yol ekiplerimiz de hazır. İnşallah orada yolları da açmaya başlayacağız. İş makinaları yakında oraya girdiği zaman dünyanın en mutlu insanı olacağım” dedi. 









“ADANA
GELİŞTİKÇE HEPİMİZ GELİŞECEĞİZ”





24
yıllık kangren olmuş sorunu çözmenin kendisine nasip olduğunu ifade eden
Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, şöyle konuştu:





“İmara açılan o bölge, 250 bin kişinin yaşayacağı yeni bir kent olacak. Ben her zaman diyorum. Çukurova ilçesi ileride Adana’nın en büyük ilçesi olacak. 1995 yılından beri o bölge imara kapalı olduğu için nüfus artmadı. 24 yılın sonunda imar sorununu çözmek bana nasip oldu. İnşallah görev süremiz de bitmeden oraya iş makinalarını sokmuş olacağız. Adana’nın büyük sorunlardan birini çözmüş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Adana geliştikçe hepimiz gelişeceğiz. Adana güzelleştikçe, hepimiz daha iyi şartlara sahip olacağız. İmar sorunu çözüldüğü için ev fiyatları da düşerek normale binecek. Dar gelirli hemşehrilerimiz çok daha uygun fiyata bir ev sahibi olabilecek. Dolayısıyla, bu konu hepimizi ilgilendiriyor. Adana’nın gelişmesi, güzelleşmesi, ufkunun açılması hepimizi bağlıyor. Ayrıca, inşaat sektörü yüzlerce kalem işi etkiliyor. O sektörde görev yapan, onbinlerce hemşehrimizin işi açılacak. Şu an, inşaat sektörü bir krizde. İnşallah bunu zaman içinde atlatacaklar ve Adana ekonomisine bir canlılık gelecek. Bunun gibi daha büyük atılımlara, daha büyük projelere imza atacağız. Belediye Evleri Kentsel Dönüşüm Projesini de Allah’ın izni ile tamamlayacağız”







YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°