ÇETİN’DEN BİR GÜNDE ÜÇ AÇILIŞ
Manşet Haber 19.10.2017 00:22:19 0

ÇETİN’DEN BİR GÜNDE ÜÇ AÇILIŞ

ÇETİN’DEN BİR GÜNDE ÜÇ AÇILIŞ

Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği (DABB) ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Fadıl, Kaşoba ve Dörtler halkının merakla beklediği Muhtarlık Evi ve İletişim Merkezlerinin açılışını yaptı.
Fadıl, Kaşoba ve Dörtler Mahallelerine muhtarlık ve iletişim merkezinin açılışına CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut, CHP İl ve Çukurova Gençlik Kolları, meclis üyeleri, muhtarlar ve bürokratlar katıldı.
CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut, “Burada bugün güzel bir muhtar dayanışması var. Muhtarlar ve onların verdiği hizmetler ülkemiz için çok önemli. Bunu bilen belediye başkanımız Soner Çetin, muhtarlar için köylere bu hizmet binalarını yaptı. Yapılan tüm hizmetler için Başkanımıza ve tüm belediye ekibine teşekkür ediyoruz” dedi
Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, belediyecilik anlayışında muhtarların farklı bir yeri olduğunu ifade ederek, “Fadıl, Dörtler ve Kaşoba Mahallelerimize muhtarlarımızın talebi ve duyulan ihtiyaç üzerine bu muhtarlık binası ve iletişim merkezlerini açtık. Bana 800 muhtarla ayrı ayrı görüşme yapılan bir araştırma raporunu sundular. Tabi beni ilgilendiren kısım Çukurova’daki 27 mahallenin muhtarlarıyla ilgili olan kısımdı. Muhtarlara, “Belediye Başkanınızdan memnun musunuz?” diye sormuşlar. Sonuç, “Soner Çetin’den çok memnunuz” olarak çıkmış. 27 Mahalle muhtarının 27’si de ‘Memnunuz’ demiş. Ben bütün muhtarlarımıza çok teşekkür ediyorum. Şahsımla ve belediyemizle ilgili söylediğiniz her güzel söz benim için bir şeref madalyasıdır” dedi.soner_3acilis (2)
6 ayda bir köy ziyaretleri yaptığını aktaran Başkan Çetin, “Göreve geldiğimiz günden bu yana 6 ayda bir köylerimizi geziyor, vatandaşlarımızla kucaklaşıyoruz. Vatandaşlarımıza, ‘6 ayda bir sizin ayağınıza geleceğim’ dediğimde kimse inanmamış, ‘Bu köyde ilk defa bir belediye başkanı görüyoruz’ demişlerdi ama biz bu sözümüzü de yerine getirdik. Köylülerimizin başka ne ihtiyacı varsa emrindeyim. Muhtarınıza sıkıntınızı, talebinizi söylemeniz yeterli. Biz halkın efendisi değiliz. Biz halkın hizmetkarı olmak, size hizmet etmek için bu makama geldik. 3.5 yılda sizlere söz verdiğimiz projelerin yüzde 90’ını yerine getirmiş olmanın vicdanı rahatlığını ve haklı gururunu yaşıyorum. Kalan 1,5 yılda da kalan yüzde 10’luk kısmı tamamlayıp, ihtiyaç gördüğümüz hizmetlerle birlikte söz vermediklerimizi de yapacağız. Görev süremizin sonunda alnımız ak, başımız dik sizlerin karşısına çıkacağız” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°