ÇETİN'İN YENİ DÖNEM 'HALK GÜNÜ'...

ÇETİN'İN YENİ DÖNEM 'HALK GÜNÜ'...


ÇNisan ayının ‘belirsiz’ hava koşullarından biri… Dün yağan yağmurun ardından açılan gökyüzü, gece ile gündüzü birleştirirken bile egemenliğini sürdürüyordu.





“Yaz geldi” demek doğrusu…





Öğle saatlerinde, kuzey dağlarının üzerine kara bulutlar çökerken, Çukurova Belediyesi’nin bugün düzenlenecek olan “Halk Günü” için belediyenin bahçesindeydim…





“Yaz geldi”, dedim ya… Kentin birçok yerinde gördüğümüz “ekim-dikim” çalışmaları, Çukurova Belediyesi’nin bahçesine uğramamış, ya da uğramışsa bile ‘borca sürülen tarla gibi’ görülmek istenmemiş sanki.





Nereden mi biliyorum?





Bahçede yer alan atm’ye varmadan biraz beride bir “yer” var! Kıyısı ahşapla çevrilmiş, hemen üst yanı çimenlerle kaplı olan “özel bir alan”…





“Bakın bana’ der gibi; o alana bırakılmış değil, atılmış taşların neden orada olduğu da belirsiz! Uzakta bir parkta değil, belediye binasının hemen yanı-başında olması düşündürücü…





***





Salon, her zamankinden kalabalık…





Başkan Soner Çetin’in gelmesiyle birlikte, salona yayılan uğultunun yerini başkanın sözleri aldı…





“Seçim sonucu, ardından yaşanan mazbata gerginliği toplumu yordu” dedi…





Başkan Çetin’in konuşmasında şu başlıklar yer aldı:





Ülkemizde her yer İstanbul’a yoğunlaştı.





İmamoğlu’nun, daha katılımcı, daha çoğulcu anlayışla İstanbul’u yöneteceğine inanıyorum.





Buradan ‘iptal’ çıkacağını sanmıyorum!





Birçok projemiz örnek alınıyor!





Halk Günü ile birlikte, muhtarlarla olan buluşmamız sürecek!





Müdürlerimiz, muhtarlarımızın isteklerini benim ‘emrim’ gibi yerine getirecekler!





Kutlama işini bitirdik, alanlarda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.





Akıllı yönetici ilk günden, kurnaz olan seçime yakın zaman kalarak çalışma yapar; biz, ilk günden çalışmaya başlayan akıllı yöneticileriz!





Çukurova’da sokakta yaşayan da, spor yapan da yaşamından hoşnut olmalı…





***





Başkan Çetin’in konuşmasının ardından katılımcıların sorunlarına geldi sıra…





Daha önce birkaç kez yine değindim…





Sokak, mahalle, park, çöp, yol, su benzeri sorunların salonda anlatılması, bulunanların bu yönde duyarlı olmaları yönünde açıklamalar yapılması iyi-hoş da…





İş, aş, yardım konularının salonda konuşulması sırasında geriliyorum!





Bir mahalleli, ‘taziye evi’ istediklerini söyleyince, Başkan Çetin ‘örneğin Seyhan’da, ya da ülkemizin başka yörelerinde olumlu sonuç verebilir, ancak Çukurova’da bunu istemeyen o denli çok ki. Bu sorunu apartman bahçelerinde çözdüklerini söyleyen o denli çok ki… Elbette, yine de yoğun bir istek olursa değerlendiririz’ dedi.





Bunu demek istiyorum…





Çukurova’da yaşayanları dinlerken kişisel sorunla, genel sorunu birbirinden ayırmanın yerinde olacağı kanısındayım.





Yurttaşın boynunu eğdiği, omzunu çektiği sorununu bir başkanla üleşmek istemesi kadar doğal ne olabilir ki…





***





Salonda bulunanlar konuşuyor:





Eşim şeker hastası, yürüyemiyor, tekerlekli sandalye…





Şeker hastalığı nedeniyle ayağım kesik, çocuğum engelli, akülü araç…





Üç üniversite mezunu çocuğumun hiçbirinin işi yok, emekli maaşıyla geçinemiyorum, çocuklarımın birine iş…





Eşim hapiste, üç çocuğumla ortadayım, yardım istiyorum!





***





Salon çıkışında ‘yaz geldi’ denmeyecek bir hava…





Adana’da, nisan ayının bitimine ne kaldı şurada?





Kara bulutlar, yağmurun her an bastıracağını gösteriyor!





“Halk Günü’nün ardından, Çukurova Belediyesi’nden uzaklaşıyorum… 



Oktay EROL

23.04.2019 09:12:23

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI