CHP, YSK’YA BU PANKARTI AÇTI
SİYASET 22.04.2017 15:02:27 0

CHP, YSK’YA BU PANKARTI AÇTI

CHP, YSK’YA BU PANKARTI AÇTI

16 Nisan’da yapılan halkoylamasında YSK’nın kararına tepkiler sürüyor. CHP Adana’da Atatürk Parkı’nda “YSK; Hayırdır Gardaş” pankartını açarak tepkisini dile getirdi.
CHP Adana Gençlik Kolları, YSK’nın mühürsüz pusulaları geçerli saymasını ve referandumun şaibeli duruma düşen sonuçlarını protesto etmek için Atatürk Parkı’nda ‘Hayırdır Gardaş’ eylemi yaptı.ysk_adanaaa
Atatürk Anıtı önünde toplanan gençlik kolları, partililer ve vatandaşlar, “YSK Hayırdır Gardaş?” pankartı “Hayır’ın Sesi Susmadı, Susmayacak”, “Hayır Daha Bitmedi” dövizleri açtı.
Eylemde konuşan CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut, YSK kararı ile referandum sonucunun meşrutiyetini kaybettiğini ifade etti. Referandumun halkın vicdanında geçerliliği olmadığını dile getiren Barut, “Referandumun yenilenmesi bir zorunluluktur. Mücadelemiz kaldığı yerden devam ediyor ve eninde sonunda kazanacağız” dedi.yaskhayirgardas
Seçim sonuçlarının iptal edilmesi taleplerini yineleyen CHP Adana Gençlik Kolları Başkanı Alaattin Solmaz, “Bizde YSK’ya soruyoruz; Hayırdır gardaş” şeklinde konuştu. Solmaz, mücadelelerinin süreceğini ifade etti. Açıklamanın ardından halaylar çeken vatandaşlar seçimlerin iptal edilmesini istedi.yask_hayirgardas

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°