CHP’DE OLAĞANÜSTÜ KURULTAY TARİHİ AÇIKLANMALI
Manşet Haber 4.08.2018 11:06:54 0

CHP’DE OLAĞANÜSTÜ KURULTAY TARİHİ AÇIKLANMALI

CHP’DE OLAĞANÜSTÜ KURULTAY TARİHİ AÇIKLANMALI

CHP'de kurultay isteyen çağrı heyeti 'Kurultay talebine ilişkin olarak delegelerimizin sayısal ve siyasal iradesi oluşmuştur. Bu andan itibaren yapılacak ilk iş, spekülatif açıklamalardan vazgeçmek, olağanüstü kurultay tarihini açıklamak olacaktır' çağrısını yaptı.
Çağrı heyeti tarafından yapılan yazılı açıklamada, 630 adet belgenin 2 adet klasör içinde tasnif edilmiş olarak Genel Merkeze teslim edildiği vurgulandı ve şöyle denildi:
“Genel Başkan Yardımcısı tarafından üye kaydının düşmüş olduğu belirtilen 5 kurultay delegemiz, notere gittikleri ve imza verdikleri tarihte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının üye kayıt kütüğüne göre partimizin üyesidirler. Bu imzaların verilmesinden sonraki süreçte bu kişilerin üye kaydından düşmüş ya da düşürülmüş olmasının açıklaması nedir? Genel Merkeze teslim edilen 630 belgenin dışında delegelerimizin kendilerinin elden veya noter kanalıyla doğrudan genel merkezimize gönderdikleri noter tasdikli belgeler bulunmaktadır. Bunlar, teslim edilen 630 adet belgenin dışında olup bu belgelerin sayısının ve ad, soyad detaylarının tarafımıza bildirimine dair yaptığımız yazılı dilekçe ile müracaatımıza halen cevap verilmemiştir”
İddia edilen geri çekme beyanlarının imza toplayan çağrı heyetine değil, Genel Merkezimize sunulması ve orada toplanması da imza çekme beyanlarının verilmiş olması bu yönde yöneticilerimizin özel bir çaba gösterdiğine işaret etmesi açısından düşündürücü ve üzücüdür. Tüm bunların dışında imzaların verilmeye başlandığı ilk haftanın sonunda ilgili Genel Başkan Yardımcısı’nın ‘604 delege imzasını getirin, hatta 30-35 eksiğini de kabul edebiliriz, kurultayı toplayalım’ beyanı da ortadır. Kurultay talebine ilişkin olarak delegelerimizin sayısal ve siyasal iradesi oluşmuştur. Bu andan itibaren yapılacak ilk iş, spekülatif açıklamalardan vazgeçmek, olağanüstü kurultay tarihini açıklamak olacaktır.”
Olağanüstü kurultay isteyen çağrı heyetinin açıklaması şöyle:


Öte yandan CHP Parti meslisi üyesi Prof. Dr. Gaye Uluer, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ise şöyle dedi:
“ Değerli Dostlar
CHP’de kurultay delegelerinin yarıdan fazlası “değişim ve umut”yönünde irade koymuşlardır.
Bundan sonra kim imzasını çekti, niye çekti, kim çektirdi tartışmalarının yararı yoktur. Herkesin vicdanı kendine...
Bir irade doğmuştur. Bu iradenin gereğinin yapılması doğru olanıdır. Partilimizin de, seçmenimizin de beklentisi budur.
İmza veren de, vermeyen de bizim arkadaşlarımızdır. Sağ olsunlar.
Birlikte yürünecek yolumuz, birlikte ulaşılacak ortak hedefimiz vardır.
Sevdamız Türkiye, Sevdamız
Demokrasi, Sevdamız Aydınlık yarınlar.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°