CHP'DE SADAKAT VE LİYAKAT

CHP'DE SADAKAT VE LİYAKAT

Perşembe'nin gelişi, Çarşamba'dan bellidir der Atalar.

çok değil sadece iki yıl önceye gidin.

Yine Delege seçimleri ve her alnda kavgalar, hatta İl Seçimlerinde iki tarafın pistin tam ortasında birbirlerini darp edişini hatırlayın.

bunların Tamamı CHP üyesi ve parti için çalıştıklarını söyleyen kimseler.

Bakmayın siz öyle parti için çalışıyoruz dediklerine, birazda kendi ahvalleri için çalışan yılların parti önünü meşgul eden tipler bunlar.

o günlerde kulisler, adam yemeceler, gırla gitti, hatta senin adamın benim adamım delege olacak, senin adamın, benim adamım yönetici olacak kavgası vardı.

bütün bunlar olurken, parti içinde idealist bazı kimseler bu gücü kırmak için Delege bazında imza toplayıp İlçe Başkanlığına Aday olabilirmiyime girmişti.

işte gerçek orada vukuu bulmuştu.

herkesin bu durumdan rahatsız olduğunu bildiğimiz insanlar, gücün yanında saf tutarak imza vermemişti.

sadece 12 yürekli Delege buna destek vermişti.

oda zaten aday olmak için yeterli gelmemişti.

CHP'de 400 Delegenin yüzde onu olan 40 imza gerekli idi.

İşte CHP içindeki yanlışlardan biriside bu, Genel Başkan seçim barajı yüzde ona insin derken CHP içindeki yüzde onu indirmek kimsenin aklına gelmiyor.

işte o kongrede o yürekli üye çıkmış 600 kişinin gözünün içine baka,baka gelecekte bu sistem bizi içinden çıkılmaz bir duruma sokacak, bu Delege olmanın kıstasları nedir diyede sormuştu.

kıstas belli, illa birilerin adamı olacan, yani şu guruptan bu guruptan olacan ve pazarlıklara açık olacan, yani ne kadar köfte o kadar piyaz.

'az olsun, benim olsun düşüncesi' bu bence.

Bu Delege sistemi kalkmadığı sürece bu parti bu kavgaları hep yapacak ve yara almaya devam edecek gibi.

Çukurova İlçe Başkanı Yüksel Erdoğan bir kaç gün önce bir konuşma yapıyor.

Ve diyorki;

'parti içinde hiç bir etkinlikte bulunmayıp birilerin sadakatına önem vererek, bir yerlere gelmek isteyenlere izin vermeyeceğim'.

Şekle göre mükemmel bir görüş, ama bunu keşke iki yıl önce beraber olduğu insanlarla ters düşmeden önce söylese daha şık olurdu bence.

o zamanda bizler yine bunu bağırarak dile getiriyorduk ve kimseden ses çıkmıyordu.

Aynı dönem yine hatirlayın makam sahipleri, kalemi alıp onu yaz, bunu yaz demişti.

Liyakat...

Genel Başkanın hep dile getirdiği cümle ve bunu önce parti içinde çözmek ve karşı mahalleye bunu dikta etmek en doğrusudur.

Demek oluyorki;

insanlar kendine geldiği zaman ciyak ediyor, hiç kimse baştan bu yanlış deme cesaretine girmiyor.

sanmayın şimdi burada sadece Yüksel Erdoğanı eleştiriyorum, bunun tarafı olan herkesi eleştiriyorum.

işte yine geldi Delege seçimleri ve yine parti toz duman içine girdi, eğer bu olumsuz örnekler çoğalırsa CHP'nin Adalet için yürüdüğü 450 kilometreye yazık olacak, önemli olan bu Delege sürecini en az hasarla atlatmak.

Süleyman YALÇIN

3.08.2017 20:47:40

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI