CHP’DEN 19 MAYIS YÜRÜYÜŞÜ
Manşet Haber 20.05.2018 13:08:31 0

CHP’DEN 19 MAYIS YÜRÜYÜŞÜ

CHP’DEN 19 MAYIS YÜRÜYÜŞÜ

Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı coşkusu Adana’da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Örgütü, Seyhan ve Çukurova Belediyelerinin birlikte düzenlediği 19 Mayıs yürüyüşünde doruk noktasına ulaştı.
Uğur Mumcu Meydanı’ndan Atatürk Parkı’na kadar gerçekleştirilen yürüyüş ve buradaki basın açıklamasına CHP Adana Milletvekilleri Zülfikar İnönü Tümer, İbrahim Özdiş, Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, il yöneticileri, ilçe başkanları ve yöneticileri, kadın ve gençlik kollarının başkan ve yöneticileri, partililer, sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri ile yurttaşlar katıldı.
Ellerinde Türk bayraklarıyla sloganlar atarak coşku içinde yürüyen katılımcılar Atatürk Parkı’nda ülkemizin kurtarıcısı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler anısına saygı duruşunda bulunup, İstiklal Marşı’nı büyük bir coşkuyla söyledi.
Büyük Önder Atatürk’ün Cumhuriyeti gençlere emanet ettiğini anımsatan CHP Adana İl Gençlik Kolları Başkanı Av. Güven Özdemir, “Cumhuriyetimiz kurulduğu günden bu yana gençler olarak emperyalizme, haksızlığa, zulme, baskıya karşı yılmadan mücadele ediyoruz. Bu mücadelede gücümüzü ülkemizi kurtaran, Cumhuriyetimizi kuran iradeden, yani Önderimiz Atatürk ve arkadaşlarından ve gençlere olan güvenlerinden alıyoruz. Korkmuyoruz, yılmıyoruz, sinmiyoruz” şeklinde konuştu.
“BÜYÜK MÜCADELENİN BAŞLANGIÇ GÜNÜ”
19 Mayıs’ın ulusun dünyaya “Ya İstiklal Ya Ölüm” şiarını haykırdığı gün olduğunu dile getiren CHP İl Başkanı Emrah Kozay, “Dünya savaşından yenik çıkmış, ekonomisi çökmüş, yurdu işgal ve talan edilmiş, bütün ordusu dağıtılmış bir milletin elinde sadece bağımsızlığa olan azmi ve kararlılığı ile yol aldığı ve en nihayetinde kurtuluşa erdiği büyük mücadelenin başlangıç günü” dedi.
Büyük Önder Atatürk ve silah arkadaşları ile bağımsızlık ve özgürlük için yaşamlarını ortaya koyan şehitleri ve gazileri minnetle, saygıyla andıklarını belirten Av. Kozay, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin bugün çok daha anlam kazandığına işaret etti. Kozay, “Ulu Önder’in Türk Gençliği’ne bir ders ve öğüt niteliğindeki hitabesinde geçtiği üzere dahili ve harici bedhahlar, dost ya da düşman maskesi altında bugün hala milletimizin büyük yükselişini engellemek için var güçleriyle çalışıyorlar. İnancımız odur ki, Ulu Önder Atatürk’ün izinden giden bu gençlik, dün bütün emperyalist ve işgalci devletlere karşı nasıl dimdik durup canı pahasına vatanını, milletinin namus ve şerefini koruduysa, bugün de yine aynı güvene, kararlılığa ve iradeye sahiptir” diye konuştu.
Başta gençlik olmak üzere, milletin vatansever evlatlarının hiçbir zorluk karşısında geri durmayacağını vurgulayan Av. Kozay, “Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı vatanseverler asla diz çökmeyecek ve kendisine yönelik her tehdide karşı gerektiği zaman, gerektiği yerde cevabını en iyi şekilde verecek, Önderimizin gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma ülküsünden asla vazgeçmeyecektir” ifadelerini kullandı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°