CHP’DEN 30 AĞUSTOS’TA
Manşet Haber 23.08.2016 20:36:47 0

CHP’DEN 30 AĞUSTOS’TA 'BÜYÜK YÜRÜYÜŞ'

CHP’DEN 30 AĞUSTOS’TA 'BÜYÜK YÜRÜYÜŞ'

Cumhuriyet Halk Partisi 30 Ağustos’ta “Büyük Yürüyüş”e hazırlanıyor. Cumhuriyetin temelinin atıldığı 30 Ağustos Zaferini Taksim, Gündoğdu ve Anafartalar’da olduğu gibi 'Büyük Buluşma' coşkusuyla Ankara’da kutlanacağı açıklandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl yazılı açıklamasında, Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhuriyeti kuran ve onu demokrasiyle taçlandıran; ülkemizi çok partili siyasi hayata taşıyan parti olduğuna dikkat çekti. Bingöl açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“CHP bu tarihsel birikimi nedeniyledir ki tüm kadrolarıyla birlikte parlamenter demokratik sisteme eksiksiz olarak bağlıdır; darbelere, diktalara ve kişi vesayetine dayalı yönetim anlayışına karşıdır.tekinbingol
Bu bağlamda, 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişiminin başarısız kılınmasının temellerinde, CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun girişimin ilk dakikalarından itibaren üstlendiği sorumluluk; partimiz CHP’nin parlamenter demokratik sisteme duyduğu inancının merkezi olan TBMM’de, milletvekillerinin gösterdiği ortak direnç ve direnme hakkını kullanarak sokaklara çıkan halkımızın fedakarlığı vardır.
Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, tüm süreci ve ülkemizin benzer tehlikeleri bir daha yaşamaması için atılması gerekli olan adımları da 'Taksim Manifestosu' adıyla kamuoyuyla paylaşmıştır. Genel Başkanımızın, İstanbul Taksim Meydanı’nda 'Cumhuriyet ve Demokrasi Buluşması' adı altında bir araya gelen milyonlara oylattırdığı Taksim Manifestosu, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel problemlerini çözmesinde yol haritasıdır.
Önce Taksim’de ve ardından İzmir Gündoğdu’da milyonların birlikteliğine sahne olan buluşmalarımız Cumhuriyetimizin önsözü olarak nitelendirilen Çanakkale Savaşları’na evsahipliği yapan Gelibolu Bölgesi’nde devam etmiştir. Çanakkale Büyük Anafartalar Köyü’ndeki mütevazı köy meydanında düzenlenen Anafartalar Zaferi kutlamalarına katılan binlerce yurttaşımız, Mustafa Kemal Atatürk’e ve kurucusu olduğu cumhuriyetimize bağlılığını coşkuyla göstermiştir.
Cumhuriyetin temelinin atıldığı 30 Ağustos Zaferini de Taksim, Gündoğdu ve Anafartalar’da olduğu gibi 'Büyük Buluşma' coşkusuyla Ankara’da kutlayacağız. Sayın Genel Başkanımızın öncülüğünde gerçekleştirilecek bir 'Büyük Yürüyüş' ile Anıtkabir’e gideceğiz. Ülkemizin birliğine, kardeşliğine yönelik terör saldırılarını da kınayacağımız yürüyüşümüze tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz.
30 Ağustos 2016 Salı saat 18.30’da Ankara Kızılay’dan başlayıp Anıtkabir’de sonlandıracağımız, yürüyüş boyunca Türk bayrağı ve Atatürk posterleri taşıyacağımız buluşmamıza siyasi parti ayrımı yapmaksızın tüm vatandaşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi, sendikalarımızı, meslek odalarımızı Cumhuriyet, Laiklik, Demokrasi, İnsan Hakları gibi ortak değerlerimizi önemseyen herkesi görmek istediğimizi vurguluyoruz.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°