CHP’Lİ BULUT SORDU: SARAY’DA KERMES VAR MI?
Manşet Haber 11.10.2018 11:44:24 0

CHP’Lİ BULUT SORDU: SARAY’DA KERMES VAR MI?

CHP’Lİ BULUT SORDU: SARAY’DA KERMES VAR MI?

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, ekonomik kriz ortamında Saray’ın müsrifliklerini Meclis gündemine taşıdı. Vatandaşın kemer sıkmasını isteyen, enflasyonu kermes düzenleyerek indirmeyi hedefleyen iktidarın har vurup harman savurmaya devam ettiğini kaydeden Bulut, Cumhurbaşkanlığı’nda oluşturulan 9 ayrı politika kuruluna toplam 76 kişi atandığını bildirdi.
Kurullara tercih edilenlerin AKP milletvekilleri ve adayları ile AKP’ye yakın kişiler olduğuna dikkat çeken Bulut, Cumhurbaşkanı'na bağlı çalışacak olan dokuz kuruldaki her bir üyenin yıllık bütçeye yükünün 141 bin 528 TL olduğunu kaydetti.
SADECE SARAY’DA KRİZ YOK
76 kurul üyesinin Cumhurbaşkanlığı bütçesine bir yıllık maliyetinin ise 10 milyon 756 bin TL olduğunu söyleyen Bulut, “Saray kriz mıriz yok derken haklıymış.Sadece Saray’da kriz yok.Vatandaşın mutfağı yanıyor, vatandaş evine ekmek götüremiyor, asgari ücrete talim ediyor, Saray halkın vergileriyle lüks ve şatafat içinde saltanat sürmeye devam ediyor” dedi.
SARAY’DA KERMES VAR MI?
CHP’li Bulut Genel Kurul’da “Bu saltanat düzeni acaba Saray içinde bir kermes düzenlemeyi düşünüyor mu? En azından 50 harcama kaleminde %10 indirim yapmayı düşünüyor mu?” diye sordu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°