CHP’Lİ KAYA’DAN KİTAP SORUSU
Manşet Haber 19.03.2019 17:58:44 0

CHP’Lİ KAYA’DAN KİTAP SORUSU

CHP’Lİ KAYA’DAN KİTAP SORUSU






Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı
Yıldırım Kaya, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerlerine hakaret eden kitabın
Adana’daki okullarda zorla okutulduğu iddiasını gündeme getirdi.





Kaya, CHP Adana İl Başkanlığı Ahmet Albay Toplantı
Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında





Şöyle dedi:





“Son dönemde, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerlerine
hakaret eden, kendileri gibi düşünmeyenleri; “sürü”, “başıbozuk”,
“şahsiyetsiz”, “içkici”, “faiz sever” diye tarif eden, laikliğe kin kusan,
cihat propagandası yapan bir kitap okullarımızda dağıtılmaya ve okutulmaya
başlandı.





Milli Eğitim Bakanlığı’nın tavsiye ettiği ve okutulması
zorunlu kitaplar arasında yer almayan, Cahit Zarifoğlu’nun, “Bir Değirmendir Bu
Dünya” kitabı, kimler tarafından, ne amaçla çocuklarımıza zorla okutulmaya
çalışılmaktadır.  





Bu kitap ilk olarak Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü
tarafında düzenlenen kitap okuma yarışmasında lise öğrencilerine “okunması
zorunlu”  kitaplar arasında tavsiye edilmişti. Çanakkale Milletvekilimiz
Özgür Ceylan’ın konuyu Meclise taşıması ve Milli Eğitim Bakanlığına yazılı soru
önergesi vererek gündeme taşımasından sonra;  Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından, söz konusu kitabın, okunması zorunlu kitaplar arasında yer almadığı
açıklaması gelmiş, Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü de kitabı okunması
zorunlu kitaplar listesinden çıkartmıştı.   





Aynı kitap şimdi de Adana ilimizde okullara dağıtılmaya
başlandı. Adana Milletvekillerimiz Burhanettin Bulut ve Milletvekilimiz Ayhan
Barut, soru önergesi vererek konuyu  Milli Eğitim Bakanına sordu,
yaptıkları basın açıklamalarıyla da kamuoyunun bilgisine sundu.





Kitabın, “Bilge nesil yetişmesine katkıda bulunmak” için,
Genç Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Adana şubeleri düzenledikleri kitap okuma
etkinliklerinde öğrencilere dağıtıldığını, okullara da kitap hakkında
bilgilendirme yazısı gönderildiğini öğreniyoruz.





Genç Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in  “Bilge nesil
yetişmesine katkıda bulunmak” için Cumhuriyet devrimlerine kin kusan bir kitabı
seçmesi oldukça düşündürücüdür.





FETÖ de “Altın nesil” yetiştirmek için aynı içeriğe sahip
kitaplarını okullarımızda, yurtlarımızda yılarca çocuklarımıza okuttu. 15
Temmuz’da, FETÖ’nün kitaplarıyla yetişen neslin Türkiye için neler
yapabileceklerini gördük.  





Bu sendikalar Milli Eğitim Bakanlığının yetkisini
kullanarak okullarda istediği kitapları nasıl dağıtabiliyor? Kitabın okullarda
okutulması için öğretmenler ve okul yönetimleri üzerinde nasıl baskı
kurabiliyor? Bu sendikalar okullarda kitabın okutulması için propaganda yapma
gücünü nereden alıyor? Kitabın “okutulması zorunlu kitaplar” arasında yer
almadığını açıklamanıza rağmen, okullarımızda dağıtılması ve okutulmasını nasıl
açıklayacaksınız?





Sayın Bakan, yetkinizi bu sendikalara mı devrettiniz,
gücünüz mü yetmiyor kamuoyuna açıklayın. 





Başta Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk olmak üzere, Adana
Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürünü göreve çağırıyorum.” 





Kaya’nın basın toplantısına CHP Adana İl Başkanı Mehmet
Çelebi,  Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Eğitim İş Adana 1 No’lu
Şube Başkanı Galip Reha Ertekin, Eğitim Sen Adana Şube Başkanı İrfan Doğan, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik eski bakanlarından  Nihat Matkap katıldı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°