CHP’Lİ SÜMER’E YANIT VERMEDİLER
Manşet Haber 17.12.2018 16:14:45 0

CHP’Lİ SÜMER’E YANIT VERMEDİLER

CHP’Lİ SÜMER’E YANIT VERMEDİLER






CHP
Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve Adana Milletvekili Orhan Sümer, daha önce soru
önergesine yanıt alamadığı yıkım tehlikesi bulunan Adana Tapu ve Kadastro
Müdürlüğü hizmet binasını yeniden TBMM gündemine taşıdı. Sümer, “Tapu müdürlüklerinin
yeni bir binaya taşınması için illa bir felaketin yaşanması mı beklenmektedir?
Yaşanacak felaketin sorumlusu kim ya da kimler olacaktır?” diye sordu.





CHP’li
Sümer’in bu konudaki yazılı açıklamasında şöyle denildi:





“Daha
önce Sümer, Yüreğir Tapu Müdürlüğü’nün taşınmasına dikkat çekmek amacıyla bu
konuda soru önergesi veren ancak yanıt alamayan CHP’li Sümer, konuyu bir kez
daha Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın dikkatine sundu.





Parlamentoların
yasa yapımından sonraki en önemli işlevinin denetim olduğunu vurgulayan Sümer,
“TBMM’de de milletvekilleri, millet tarafından seçilerek kendilerine verilen
yetki ile Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İç Tüzüğünün 96’ncı Maddesi uyarınca
devletin ve milletin çıkarları doğrultusunda denetim yetki ve görevlerini
yerine getirmektedir. TBMM İç Tüzüğünün 99. Maddesi gereğince ilgili bakanlığın
soru önergelerine 15 gün içinde cevap vermesi gerekmektedir” dedi. Sümer geçen
Ağustos ayında hazırlamış olduğu soru önergesine süresi içinde cevap verilmediğini
belirterek, bu nedenle geliştirerek yeni bir soru önergesi hazırladığını
kaydetti.





VATANDAŞ
VE MEMURLARIN CAN GÜVENLİĞİ





1998
yılındaki Adana depreminde büyük hasar gördükten sonra yüzde 67 hasarlı raporu
verilip bir süre kullanılmayan daha sonra, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
tarafından “yıkılması uygundur” raporu verilen binanın Tapu ve Kadastro İl
Müdürlüğü’ne tahsis edildiğini ifade eden Sümer, binaya her gün çok sayıda
vatandaş ile görevli memurlar giriş çıkış yaptığını vurguladı. İlgili
sendikaların, çalışanların ve vatandaşların can güvenliğine yönelik
endişelerini ısrarla dile getirdiğini, ancak yaptıkları başvurulara yanıt
alamadıklarını ve duyarsız davranıldığını hatırlatan Sümer, şu sorularına yanıt
verilmesini talep etti:





OLASI
FELAKETTE KİM SORUMLU OLACAK





-7/1397
Esas numaralı yazılı soru önergeme ilgili amir hükümler uyarınca belirtilen
süre içinde yanıt verilmemiş olmasının gerekçesi nedir?





-Hatay
Tapu Kadastro 12. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olan ve her gün binlerce
vatandaşımıza hizmet veren tapu müdürlüklerinin olduğu bu binayla ile ilgili,
1998 depreminin ardından bir rapor hazırlanmış mıdır? Hazırlanmış ise raporun
içeriği nedir?





-Bina
hakkında Adana Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından “yıkılması uygundur”
veya benzer içerikte bir rapor hazırlanmış ise bu binanın daha sonraki yıllarda
Tapu ve Kadastro İl Müdürlüğü’ne tahsis edilmesinin sebebi nedir?





-Söz
konusu bina, kira mı yoksa kurumun mülkiyetinde olan bir bina mıdır? Kira ise
kim ya da kimlerin mülkiyetindedir, hangi yöntemle, ne zaman kiralanmış ve
aylık kira bedeli nedir?





-Binada
tadilat ve tefrişat en son hangi tarihte yapılmıştır? Bu işlemler için ne kadar
harcama yapılmıştır?





-Söz
konusu binada tehlikeli çatlakların oluştuğu iddiası doğru mudur? Doğru ise
bakanlığınıza bu yönde herhangi bir şikayet gelmiş midir?





-Yetkililerin
binanın tehlikeli olduğuna ilişkin kendilerine ulaştırılan şikayetler konusunda
duyarsız kaldıkları iddiası doğru mudur? Doğru ise bu konuda herhangi bir
soruşturma yapılmış mıdır, yapılmış ise sonuçları nedir?





-Hizmet
alımında bulunan vatandaşlar ile görevli memur ve işçilerin her gün giriş çıkış
yaptığı ve son derece güvensiz çalışma ortamının bulunduğu belirtilen söz
konusu binanın acil olarak tahliye edilmemesinin gerekçesi nedir?





-İl
ve merkez ilçe tapu müdürlüklerinin yeni bir binaya taşınması için bir
felaketin yaşanması mı beklenmektedir? Yaşanacak felaketin sorumlusu kim ya da
kimler olacaktır?





-Merkez
ilçeler ile Adana Tapu Sicil İl Müdürlüğü’nün aynı binada toplanmış olmasının
gerekçesi nedir?



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°