CİHAT ARSLAN İSTANBUL MAÇINI DEĞERLENDİRDİ
SPOR 15.09.2018 22:48:11 0

CİHAT ARSLAN İSTANBUL MAÇINI DEĞERLENDİRDİ

CİHAT ARSLAN İSTANBUL MAÇINI DEĞERLENDİRDİ

İstanbul deplasmanında 88. dakikada yenilen golle karşılaşmadan 1-1 berabere ayrılan Adanaspor’daTeknik Direktör Cihat Arslan, maçı değerlendirdi.
Maç sonrası basın toplantısında konuşan Teknik Direktör Cihat Arslan, milli takım arasının iki takımada iyi geldiğini ifade ederek,şöyle konuştu:
“İstanbulspor son dönemde iyi oyuncular aldı. Onlarda Adana Demirspor maçıyla özgüven yakaladı. Biz de Altay maçıyla özgüven yakaladık. Oyunun başına baktığımızda Cruyff’un bir sözü var, ‘Futbol basit oyundur zor olan basit oynayabilmek.’ Biz basiti yaptığımızda iyi şeyler yaptık. Ne zaman fantaziye kaçtık sıkıntılı bir süreç oldu. Yoksa kazanacak pozisyonlara getirdik. 2. golü atabilseydik çok farklı olabilirdi. Oyuncu değişikliğimiz karşılığını vermedi. Rakibin hamleleri karşılığını verdi. 3 oyuncum takımı 8 kişi bıraktı onlarda 3 oyuncu olarak fazlalaştı. Görev ve taktik anlayışta pozisyonlarda hata yaptık. Bu affedilir bir şey değildi. Kazanamanın verdiği kırılganlık oldu”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°