CİNSEL İMALI HER DOKUNUŞ, RUHSAL ÖLÜME GÖTÜRÜYOR!
Manşet Haber 18.01.2018 18:33:30 0

CİNSEL İMALI HER DOKUNUŞ, RUHSAL ÖLÜME GÖTÜRÜYOR!

CİNSEL İMALI HER DOKUNUŞ, RUHSAL ÖLÜME GÖTÜRÜYOR!


Çocukluk döneminde maruz kalınan cinsel istismarın bireyin gelecekteki hayatını doğrudan etkilediğine dikkat çeken uzmanlar, yaşanan travmaya erken müdahale edilmesinin önemine işaret ediyor. Cinsel imalı her dokunuşun cinsel istismar olduğunu vurgulayan uzmanlar, “Geç müdahale, çocuğu bir nevi ruhsal ölüme mahkum etmek demektir” uyarısında bulunuyor.
İrlandalı ünlü rock grubu Cranberries'in güçlü sesi Dolores O'Riordan, 46 yaşında hayatını kaybetti. Ölümüyle sanat dünyasını yasa boğan sanatçı geride ise trajik bir hayat öyküsü bıraktı. 8 yaşından itibaren 4 yıl boyunca cinsel tacize maruz kaldığı ve sonraki yıllarda bu durumla başa çıkmak için bir çeşit yemek yeme bozukluğu olan anoreksiya geliştirdiğini söylediği, bipolar bozukluktan depresyona kadar pek çok rahatsızlık yaşadığı ortaya çıktı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi'nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yosmaoğlu, çocukluk döneminde maruz kalınan cinsel suçların çocuğun gelişimi üzerinde pek çok olumsuz etkiye neden olduğunu söyledi.
Cinsel imalı her dokunuş cinsel istismardır
Çocuğun bedenine, şaka yollu da olsa yapılan, cinsel imalı her dokunuşun “cinsel istismar” olarak değerlendirildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yosmaoğlu, “Çocuğun tacize uğradığını anlamaksızın eğlenmekte olduğunun görüldüğü durumlar da buna dahildir çünkü ruhsal aygıtı yeterince gelişmemiş bir varlıktan cinselliğe rıza göstermesi beklenemez. Cinsel istismarın en çok akrabalar, yakın tanıdıklar ve çocukla ilgili meslek sahipleri tarafından yapıldığı bilinmektedir. Cinsel istismara uğramış çocuğun ifadesine inanılmaması, çocuğun suçun failiymişçesine suçlanması, aile içinde meselenin örtbas edilmeye çalışılması travmanın etkilerinin büyümesine neden olur” diye konuştu.
Gelecekte istismarcı olabilirler
Çocukken maruz kalınan cinsel istismarın, depresyon, kaygı bozuklukları, yeme bozuklukları, düşük özsaygı, psikosomatik bozukluklar (mesela ağrı bozuklukları), uyku bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, cinsel işlev bozuklukları gibi kısa ve uzun vadeli sonuçları olabileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yosmaoğlu, “Erişkinlik çağında suç işleme, alkol-madde kullanımı ve intihar da riskler arasındadır. Ayrıca çocukluğunda taciz edilmiş ebeveynin çocuklarında da yaşıtlarına oranla daha fazla uyum ve davranış sorunları görülür. Çocukluk çağında istismar edilmenin en dramatik sonucu ise, genellikle erkeklerde görülen, istismarcı olmadır. Cinsel istismar yapan yetişkinlerin en az yarısının çocukluk çağında istismar edilmiş olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur” diye konuştu.
Benlik, güven gelişimi sekteye uğrar
Küçük yaşta maruz kalınan cinsel istismarın bireyin gelecekteki yaşamını da etkileyeceğini ifade eden Yosmaoğlu, “Küçük yaşta yaşanan cinsel istismarın sıklığı, şiddeti, saldırganın akraba olup olmaması gibi faktörler gelecekte ortaya çıkabilecek sonuçları etkileyebilir. Çocuğun istismardan gördüğü asıl zarar benlik, güven, samimiyet ve faillik gelişiminin sekteye uğramasıdır. Bu nedenle kurban, hayatın her önemli kavşağında, vereceği her önemli kararda, sekteye uğramış ruhsal gelişiminin etkisinde kalacaktır” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yosmaoğlu, ayrıca ev içi cinsel taciz söz konusu olduğunda, çocukta taciz eden ebeveyne de, diğer ebeveyne de yönelmiş ciddi suçluluk duygusu ile kayıtlı karmaşık ruhsal süreçlerin başlayacağını ifade etti.
Blumia ve anoreksiyanın temelinde cinsel istismar yatıyor
“Travmaya zamanında müdahale edilmemesi, travmanın beraberinde getirdiği zincirleme sonuçların ortaya çıkmasını kesinleştirir” uyarısında bulunan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yosmaoğlu “Bulimia ve anoreksiya gibi yeme bozukluklarına sahip hastaların %40-60 kadarının çocuklukta cinsel istismara maruz kalmış olduğu bilinmektedir. Bu kişilerin ezici çoğunluğu kadındır. Bazı durumlarda hasta bedenini zayıflayarak cinsiyetsizleştirmek sureti ile cinsel ilgiden azade kılmaya çabalarken, bazı durumlarda da hasta, erkeklere olan öfkesini içselleştirerek kendi bedenine yöneltir” diye konuştu.
Geç müdahale ruhsal ölüme mahkum etmektir
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yosmaoğlu, “Travmaya zamanında müdahale, kişinin yaşamış olduğu, erişkinlere ve hatta belki de yaşamında en önemli güven verici figür olarak gördüğü ebeveynine karşı güvenini zedeleyen olaya karşı doğru tepkiler oluşturmasında, bu olayın ruhsal etkilerini yaşamın diğer alanlarına genelleştirmemesinde, doğru kişilik ve benlik geliştirmesinde azami önemdedir. Geç müdahale, çocuğu bir nevi ruhsal ölüme mahkum etmek demektir” diyerek erken müdahalenin önemine işaret etti.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°