ÇUKUROVA AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ
Manşet Haber 26.05.2020 13:26:23 0

ÇUKUROVA AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ

ÇUKUROVA AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ






CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, narenciye üreticisinin sıcak ve poyraz nedeniyle yaşadığı mağduriyeti Meclis gündemine taşıdı. TBMM Başkanlığına Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi veren Bulut, Türkiye’nin en önemli narenciye üretim merkezlerinden biri olan Çukurova’nın yıllık ortalama 5 milyon tonu bulan narenciye üretiminin neredeyse 1/3’ünü karşıladığını kaydetti.









Bulut, “470 bin dönüm alanda narenciye üretimi yapılan Çukurova’da 1 haftadır esen poyraz, 42 dereceyi bulan kavurucu çöl sıcakları ve nem nedeniyle son 2 günde yeni yeni meyve vermeye başlayan erkenci limon, mandalina, portakal ve bazı orta erkenci mandalina ağaçlarındaki meyvelerin çoğu yere dökülmüştür. Çiçekten henüz dönmüş hassas narenciye meyvecikleri güneş ısısında kavrulmuştur. Banka kredisiyle tarım yapmaya çalışan üreticimiz, Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatında narenciye en büyük kalemi oluşturan narenciyede yüzde 80 ile 90'a varabilecek ürün kaybı beklemektedir dedi.





Narenciye üreticisinin bütün ürünlerini Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) aracılığıyla sigorta yaptırmasına rağmen TARSİM’in sıcak ve poyrazı sigortakapsama içerisine almadığını kaydeden Bulut, girdi maliyetleri yükselemesine rağmen çiftçinin daha az narenciye hasadı yapacak olmasının, ürünün dalında para etmiyor olmasının borçlarını nasıl ödeyeceğini bilmeyen üreticiyi kara kara düşündürdüğünü kaydeden Bulut, üreticinin korunması, zararın telafi edilmesi için Çukurova’nın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesini istedi.





SICAK VE POYRAZ TARSİM KAPSAMINA ALINACAK MI?





CHP’li Bulut, Bakan Pakdemirli’nin yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:





-Çukurova’da poyraz ve çöl sıcakları nedeniyle ne kadar narenciye alanı zarar görmüştür?





-Bakanlığınıza kaç üretici zarar ve tespit çalışması yapılması için başvurmuştur?





-Narenciyenin sıcak ve poyrazı kapsayacak şekilde Tarım Sigortaları Havuzu’na alınmasına yönelik herhangi bir çalışma yapılacak mıdır?





-Bakanlığınızın, üreticinin mağduriyetini gidermeye, kredi borçlarını ertelemeye/silmeye, zararını karşılamaya yönelik herhangi bir hazırlığı var mıdır?





-Çukurova afet bölgesi ilan edilecek midir?



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°