ÇUKUROVA ÖDÜLÜ NEDİM GÜRSEL’İN
Manşet Haber 5.02.2019 15:59:32 0

ÇUKUROVA ÖDÜLÜ NEDİM GÜRSEL’İN

ÇUKUROVA ÖDÜLÜ NEDİM GÜRSEL’İN






Uluslararası
Çukurova Sanat Günleri kapsamında verilen “Çukurova Ödülü”ne bu yıl yazar
kimliğiyle dünyaca tanınan ve eserleri çok sayıda yabancı dile çevrilen Nedim
Gürsel değer bulundu.





Çetin
Yiğenoğlu, Orhan Apaydın, Yaşar Öztürk’ten oluşan Seçici Kurul, Çukurova Ödülü
2019’un Nedim Gürsel’e verilmesini kararlaştırdı. Gürsel, ödülün sembolü olan
Çukurova ve Toroslar'a özgü kültlere çağrışımlarla yüklü heykelciğin 11. sahibi
oldu.





Ödül’ün
verilme gerekçesi şöyle açıklandı:





“Kültürel
birikimi, bilinç düzeyi, eserlerini oluşturmadaki dil bilinciyle evrensel
düşünebilme yetisinin barış umutlarını besleyeceğine inanılması; Tüm
yıldırmalara karşın, özgür düşüncenin peşinde ilkeli duruşu, düşünsel
tutarlılığı; Yazın yaşamını söyleşi, öykü, şiir, gezi yazısı, yazınsal
inceleme, öykü, roman türlerinde boyutlandırması; Yazın sanatına yepyeni soluk
getiren, üretken bir sanatçı olması; Türk Dil Kurumu Ödülü almanın verdiği
sorumlulukla Fransızcayı çok iyi bilmesine karşın, anadiline, anadilinde
yazmaya tutkun bir yazar olarak romanlarını Türkçe yazmayı ilke edinmesi;
Kitaplarının birçok ülkede yayınlanması, onlarca dile çevrilmesi;
Kültürlerarası iletişimde Türk kültürünün, sanatının bir elçisi gibi davranması;
Dünyanın değer verdiği bir yazın insanı kimliğiyle Türk kültür yaşamında önemli
bir değer olarak yer alması dolayısıyla…”





Ödül,
13. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’nin 19 Mart 2019’da Adana’da yapılacak
açılış töreninde verilecek.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°