ÇUKUROVA
Manşet Haber 26.03.2017 16:12:58 0

ÇUKUROVA'DA SEMT KREŞİ VE SATRANÇ TEMALI PARK

ÇUKUROVA'DA SEMT KREŞİ VE SATRANÇ TEMALI PARK

Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği (DABB) ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, rutin belediyecilik hizmetlerinin aksamadan devam ettiğini ve halka verdiği tüm sözleri yerine getireceğini söyledi.
Orhan Kemal Kültür Merkezi'nde başkan yardımcıları ve müdürlerle halkın karşısına çıkan Soner Çetin, 'Projelerimiz hız kesmeden devam ediyor. Her hafta açılış yapıyor, halkımızla kucaklaşıyoruz. Halkla iç içe olmak bizim görevimiz. Siz bizi makamda oturalım diye seçmediniz. Ben belediye başkanıyım ve halkın hizmetkarıyım' dedi. soner_cetin_halkgunu26032017 (1)
Halk Günü'ne katılan vatandaşları yapacakları açılışlara davet eden Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, 28 Nisan Salı günü 2 açılış birden yapacaklarını ve açılışları CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ile gerçekleştireceklerini söyledi. Çetin, 'CHP Genel Başkan Yardımcımız Sayın Tekin Bingöl, temelini yine beraber attığımız Güzelyalı Semt Kreşimizin açılışına katılacak. Sayın Tekin Bingöl ile salı günü 2 açılış birden gerçekleştireceğiz. Saat 17.00'de Türkiye'de bir ilk olan Satranç temalı parkımızın açılışını yapıp, saat 18.00'de ise Güzelyalı Semt Kreşimizin açılışını gerçekleştireceğiz. Tüm halkımızı bekliyorum' diye konuştu.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°