“DELİ DUMRUL” MERKEZ PARK’TA PERDELERİNİ AÇACAK
GÜNCEL 18.04.2018 21:37:18 0

“DELİ DUMRUL” MERKEZ PARK’TA PERDELERİNİ AÇACAK

“DELİ DUMRUL” MERKEZ PARK’TA PERDELERİNİ AÇACAK

Sabancı Vakfı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları işbirliğiyle bu yıl 20’ncisi düzenlenen Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, son haftasında yerli ve yabancı oyun ve atölye çalışmalarıyla tiyatroseverlere veda etmeye hazırlanıyor. Adana Büyükşehir Tiyatrosu ‘‘Boyacı’’, Seyhan Belediye Tiyatrosu ‘‘Asiye Nasıl Kurtulur’’, Adana Devlet Tiyatrosu ‘‘Ali Baba ve Kırk Haramiler’’, Ankara Devlet Tiyatrosu
‘‘Radyo-yu Hümayun’’, Sahne Daktilo ‘‘Posta’’, Antalya Devlet Tiyatrosu ‘‘Deli Dumrul’’ ile Slovenya’dan festivale katılan Ulusal Tiyatro ‘‘Peter Kuster’’ ve Almanya’dan festivale katılan Familie Flöz ‘‘Tiyatro Delusio’’ oyunları ile 23 - 30 Nisan 2018 tarihleri arasında tiyatroseverlerle buluşuyor.

Boyacı, Asiye Nasıl Kurtulur, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Radyo-yu Hümayun ve Peter Kuster oyunları Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi’nde, Posta oyunu Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Genç Sahne’de, Deli Dumrul ise Merkez Park Amfi Tiyatro’daseyirciyle buluşacak. Tiyatro Delusio oyunu da İstanbul Sabancı Üniversitesi’ndeperdelerini açacak.

Tuncer Cücenoğlu’nun yazdığı ve Mustafa Kurt’un yönettiği Boyacı, bir doktor muayenehanesinde geçiyor ve boyacı Kadir ile eşinin çevresinde gelişen komik olayları konu ediniyor. 10 kişilik güçlü oyuncu kadrosuna sahip oyun, seyircilere keyifli anlar yaşatmayı garanti ediyor.

Seyhan Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen Asiye Nasıl Kurtulur, Zehra’nın eşini kaza sonucu kaybetmesini ve kocasının ölümünden sonra kızı Asiye ile verdiği hayat mücadelesini anlatıyor.

Hem tiyatro hem de filmiyle büyük küçük herkesin hafızasına kazınan Ali Baba Ve Kırk Haramiler, bu sefer Adanalı küçük izleyicilerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yoksul oduncu Ali Baba’nın hikayesini konu edinen oyunda, Ali Baba’nın kardeşi Kasım'a borcunu ödeyebilmek için karısı tarafından ormana gönderilmesi, sonrasında ormanda haramiler ve onların çaldığı hazinelerle dolu sihirli mağara ile karşılaşması ve Haramiler ile Ali Baba arasında gelişen olayları anlatıyor.

Alman psikiyatr, şair ve yazar Heinrich Hoffmann’ın dünyaca ünlü resimli çocuk kitabı Shockheaded Peter (Struwwelpeter) adlı eserinden yetişkinler ve genç yetişkinler için uyarlanan sıra dışı oyun Peter Kuster, bilinen hikayeleri karanlık bir mizahla ve ürkütücü bir şekilde canlandırarak dikkatleri üzerine topluyor.

Komedi oyunu Radyo-yu Hümayun, Osmanlı 2’nci Meşrutiyet döneminde, İstanbul'da geçiyor. Dönemden çok kişilerin yaşamlarına odaklanan ve mizahı ön plana çıkaran oyun, Kenan ve Hayri'nin radyo icat ederek hayatlarını değiştirme konu ediniyor. Dinamik ve enerjisi yüksek oyunda, oyuncuların yüksek performansları göz dolduruyor.

Ünlü oyun yazarı Güngör Dilmen’in kaleme aldığı Deli Dumrul, yeryüzündeki adalet, sevgi, eşitlik ve barışı işliyor. Dumrul’un Dede Korkut’un torunu Elif’e aşık olması üzerinden anlatılan oyun, seyircisini hem güldürmeye hem düşündürmeye hem de biraz hüzünlendirmeye hazırlanıyor.

Festivalin Almanya’dan gelen konuğu Tiyatro Delusio, bu hafta Sabancı Üniversitesi’nde İstanbullu tiyatroseverlerle buluşacak. Diğer oyunlardan farklı olarak Tiyatro Delusio, tek bir kelimenin kullanılmadan her şeyin söylenebildiği bir performansla seyirci karşısında çıkıyor. Oyuncuların etkileyici maskelerle rol aldığı oyunda, zıt karakterlerde olan Bob, Bernd ve Ivan’ın kendi mutlulukları için nasıl mücadele ettiklerini anlatıyor.

Genç tiyatrocularla festival daha da gençleşiyor

Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, son haftasındaPosta oyununu Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Genç Sahnesi’nde iki gün boyunca tiyatroseverlerle buluşturacak. Hayatı boyunca yanlış seçimler yapan ve gerekli anlarda cesaret gösteremeyen Çağatay’ın hikayesini anlatan Posta, günümüz insanının modern hayata tutunmak için bireysel özellik ve arzularından vazgeçip mutsuzluğun içine sürüklenmesini seyirciyle paylaşıyor.

Herkese hitap eden atölye çalışmalarıyla festival renkleniyor

Festival Mask Yapımı, Masal Tiyatrosu, ‘‘Ben Kimim’’ Drama Çalışması, Herkesin Kalbi Atar Ama Önemli Olan Ritmi Değiştirmek ve Yaşamla Dans atölyeleriyle 24-29 Nisan tarihleri arasında Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi’nde her yaş grubundan katılımcılarını ağırlayacak. İlhan Ateş önderliğinde düzenlenecek Mask Yapımıatölyesiyle, tiyatroda kullanılan maske yapım teknikleri anlatılacak, Adana Devlet Tiyatrosu tarafından düzenlenen Masal Tiyatrosu atölyesiyle masalla tiyatronun gücünü birleştirerek katılımcılara nasıl sosyal, öğrenen ve araştıran bireyler olunabileceği aktarılacak. Şule Ersoy önderliğinde düzenlenecek ‘‘Ben Kimim’’ Drama Çalışmasıylakatılımcıların farkındalıkları, yaratıcılıkları ve özgüvenleri artacak. Yaşamla Dansatölyesinde beden farkındalığı keşfedilecek. Ünlü oyuncu Selim Bayraktar önderliğinde düzenlenecek Ritim Atölyesiyle ise katılımcılar ritimle motivasyon ve duyguları ritimle ifade etmeyi deneyimleyecekler.

[caption id='attachment_91276' align='aligncenter' width='660'] SONY DSC[/caption]

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°